Anadolu'nun kadim şehirlerinden biri olan Akşehir, binlerce yıllık geçmişiyle dikkat çekiyor. M.Ö. 2000'li yıllardan itibaren birçok medeniyete ev sahipliği yapan şehir, tarih boyunca stratejik önemiyle öne çıkmıştır. Hititler döneminde yerleşim yeri olarak kullanılan Akşehir, sırasıyla Frig, Lidya, Pers ve Hellenistik uygarlıkların kontrolüne girdi. Roma ve Bizans dönemlerinde de önemini koruyan şehir, Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olarak tanındı. Türklerin Anadolu’ya girişiyle birlikte Akşehir, 11. yüzyılda Selçuklu hâkimiyetine girdi. Selçuklular döneminde bir kültür ve ticaret merkezi hâline gelen şehir, özellikle kervan yolları üzerindeki konumuyla büyük bir hareketlilik yaşadı. Osmanlı döneminde ise idarî ve askerî açıdan önemli bir merkez olarak öne çıktı. Nasreddin Hoca'nın burada yaşadığı ve şehre kültürel bir miras bıraktığı biliniyor.
Kurtuluş Savaşı sırasında Akşehir, Batı Cephesi Karargâhı olarak kullanıldı. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının burada aldığı stratejik kararlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan önemli adımlar arasında yer aldı. Bugün Konya’nın önemli ilçelerinden biri olan Akşehir, tarihî camileri, medreseleri ve konaklarıyla ziyaretçilerini ağırlıyor. Özellikle her yıl düzenlenen Nasreddin Hoca Şenlikleri, şehrin kültürel mirasını tüm dünyaya tanıtıyor. Akşehir, tarihî dokusuyla hem geçmişe ışık tutuyor hem de ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor.
PEKİ, AKŞEHİR İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Akşehir, tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan köklü geçmişiyle dikkat çekiyor. Milattan önce 3. yüzyılda 'Bal Sevenler' adıyla anılmaya başlayan şehir, Pers ve Hellenistik dönemlerin ardından Roma ve Bizans egemenliğine geçti. Arapların, beyaz çiçek açan elma ve erik ağaçlarının güzelliğinden etkilenerek 'Belde-i Beyza' (Beyaz Şehir) olarak adlandırdığı Akşehir, doğal ve estetik değerleriyle de tarih boyunca önemli bir yer edindi. Şehir, Anadolu’ya yayılan Türklerin Kutalmışoğlu Süleyman Şah komutasında fethedilmesiyle birlikte Türk-İslam kültürünün etkisi altına girdi ve bu dönemden sonra Akşehir olarak anılmaya başlandı.