Antalya'nın masmavi sularının kucakladığı, tarihi kokan topraklarda, Akdeniz Üniversitesi adeta bilgiyle bezeli bir hazineye dönüşmüş durumda. 1982 yılında Akdeniz'in kucağında yeşeren bu eğitim meşalesi, genç beyinlere açılan bir kapı, unutulmaz anıların sahibi bir yolculuk…
KAMPÜS: HUZUR VE ZENGİNLİK
Geniş, yeşil kampüsü ve masmavi sulara nazır konumuyla, Akdeniz Üniversitesi'nin atmosferi, sadece eğitimle sınırlı kalmayan bir öğrenci yaşamına ev sahipliği yapıyor. Boğaziçi Üniversitesi'nden sonra ülkemizin en güzel ikinci kampüsü olarak adlandırılan bu alan, öğrencilere notlarını sadece derslerde değil, doğayla iç içe bir ortamda almalarını sağlıyor.

RENKLİ TOPLULUKLAR, ZENGİN DENEYİMLER
Akdeniz Üniversitesi, yalnız ders kitapları arasında değil, renkli toplulukları ve kültürel etkinlikleriyle de öğrencilerine büyük bir zenginlik sunuyor. Bu topluluklar, sosyal etkileşimlerle öğrencileri büyüten birer aile gibi. Patenden gastronomiye, uzay bilimlerinden yamaç paraşütüne kadar uzanan geniş yelpazede faaliyet gösteren bu topluluklar, öğrencilere eğlenceli anlar yaşatmanın yanı sıra kişisel gelişimlerine de katkıda bulunuyor.

TIP ALANINDA BİR DEVRİM: İLK YÜZ NAKLİ
Tıp Fakültesi'nden Hukuk Fakültesi'ne, Turizm Fakültesi'nden İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ne uzanan bir zenginlik içinde, Akdeniz Üniversitesi tıp alanında adeta bir devrimin öncüsü olmuştur. İlk yüz naklinin gerçekleştiği bu topraklar, tıp tarihinde ölümsüz bir iz bırakıyor. Ülkenin en prestijli 7. devlet üniversitesi unvanını taşırken akademik dünyanın parlak yıldızları arasında da kendine sağlam bir yer edinmiştir. Bilimsel araştırmaların doruklarına tırmanan bu üniversite, bir eğitim kurumu olmanın ötesine geçiyor.

Akdeniz Üniversitesi, sadece Antalya'nın değil, Türkiye'nin eğitim mücadelesine ışık tutan bir fener gibidir. Bu topraklarda öğrenciler, hayata dair birçok değeri de öğrenerek unutulmaz bir üniversite deneyimi yaşıyor. Haber/Erendiz ÖZKURT




