Hatay’ın Akdeniz kıyısında yer alan Arsuz, binlerce yıllık geçmişiyle tarih ve kültürün iç içe geçtiği bir kent. Antik dönemden günümüze kadar uzanan tarihinde Fenikeliler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Antik çağda 'Rhosus' adıyla bilinen yerleşim, M.Ö. 3000’li yıllarda Fenikeliler tarafından kuruldu. Doğal limanı sayesinde dönemin önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelen Arsuz, Akdeniz ticaret ağının stratejik duraklarından biri olarak gelişti. Roma döneminde şehir yeniden imar edilerek tapınaklar, yollar ve su kemerleriyle donatıldı.
Bizans döneminde dini merkez kimliği kazanan Arsuz’da Hristiyanlığın erken dönemine ait kiliseler ve mozaikler gün yüzüne çıkarıldı. Bölge, 7. yüzyıldan itibaren Arap akınlarıyla el değiştirdi. Sonraki yüzyıllarda ise Selçuklu, Memlük ve Osmanlı egemenlikleri altında kaldı. Osmanlı döneminde İskenderun Sancağı’na bağlı bir yerleşim olarak kayıtlara geçen Arsuz, narenciye bahçeleri, zeytinlikleri ve su kaynaklarıyla tanındı. Cumhuriyet’in ilanından sonra uzun süre İskenderun’a bağlı bir mahalle statüsünde kalan Arsuz, 2013 yılında Hatay’ın büyükşehir belediyesi olmasıyla birlikte ilçe unvanını aldı. Günümüzde hem tarihî kalıntıları hem de sahil boyunca uzanan doğal güzellikleriyle bölgenin turizm potansiyelini yükselten Arsuz, yaz aylarında binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
PEKİ ARSUZ İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Tarihî kaynaklarda 'Rhosus' olarak geçen kentin adı, zamanla halk arasında 'Arsuz' şeklinde telaffuz edilmeye başlandı. Bazı araştırmacılar, 'Rhosus' adının Yunanca kökenli olup 'kırmızı toprak' anlamına geldiğini ve bu ismin bölgedeki kızıl renkli topraklardan geldiğini belirtiyor. Osmanlı döneminden itibaren 'Arsuz' ismi resmî kayıtlarda da kullanılmaya başlanarak günümüze kadar ulaştı.




