Futbolculuk günlerine yetişemedim ancak Akhisarspor'dan beri takip ederim kendisini. Mütevazı kadrolar ile yaptıkları, Milli Takım ve Galatasaray'daki başarılarıyla rüştünü ispat etmiş bir isim Hamza Hamzaoğlu.

Antalyaspor ile adı anılmaya başladığında heyecanlanmış, kırmızı beyazlıların başına geçtiğinde de son derece sevinmiştim.

O günden beridir, kendisiyle görüşmek, iki kelam futbol konuşabilmek isteklerim arasındaydı.

Nitekim Çarşamba günü antrenman öncesinde buluşup röportaj yapma fırsatı buldum kendisiyle.

Sözde gazeteciyiz ya, çok insanla diyalog kuruyoruz, fotoğrafını çekiyoruz. Birisi hakkında birkaç güzel kelime söyledik mi 'Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmıyor' ahali. Hemen 'yalaka' yaftasını yapıştırıyor. Varsın öyle desinler, doğruyu söylemekte bizim görevimiz.

Hamza Hamzaoğlu kadar samimi, içten olana çok az rastladığımı söylemem gerekiyor.

Sorduğum soruları sıkılmadan, açık yüreklilikle cevaplayışıbenim gözümde Hamzaoğlu'na artı yazdı.

Teknik taktik bir kenara dursun, sırf bu özellikleri bile Hamza Hocanın ülkemizde iyi yerlere gelmesi için yeterli sebepler.Ne yazık ki futbolumuzda onun gibi insanlar bugün çok az.

Bir ara 'Futbolcular artık sahada daha derli toplu, daha hırslı' dedim. 'Aile olmayı başardık' diye cevap verdi. Bir dönem Antalya'dan kaçabilmek için yollar arayan futbolcular, bugün artık antrenmanlarda hırs küpüne dönüşmüş durumda.

Bunda Hamzaoğlu'nun şüphesiz payı büyük.

Ee, elde kaldı 11 maç.

Antalyaspor'un önünde önemli bir Sivasspor sınavı var.

Taraftara düşen ise stada gidip takıma destek olmak. Sonrası Hamzaoğlu ve öğrencilerinin işi.

Bu takımın Hamza Hoca ve ekibiyle kötü günleri geride bırakacağından ve iyi yerlere geleceğinden şüphem yok.

Sonrası mı?

Kazanan Antalyaspor olacak.

Hiçkimse kazanmasa bile Hamzaoğlu'nun beyefendiliği kazanacak!