Doğanın sırlarıyla dolu Elmalı Düdeni, Antalya iline sadece 118 km uzaklıkta, Elmalı ilçesine ise sadece 8 km mesafede bulunuyor. Aynı isimli mahalle de adını birkaç kilometre uzaklıkta yükselen ‘Düden’den alıyor. Ancak bu sadece bir coğrafi terim değil; Elmalı düdeni, yer altına doğru kaybolan suların, kendine özgü bir hikayesi ve büyüsü olan mağaralarla buluştuğu bir yere işaret ediyor.

DÜDENİN ARDINDAKİ HİKAYE

Elmalı ovasında uzanan Karagöl suları taşınca, bu doğal güzelliği tahliye etmek amacıyla su, bir kanal aracılığıyla Düden'e yönlendirilmiş. Akdeniz Bölgesi'ndeki kayaçların eriyebilen özellikte olması, suyun yer altına doğru süzülmesine olanak tanıyor. İşte bu karstik özellik, Elmalı düdeninin doğuşunu mümkün kılıyor.

Düden, sadece coğrafi bir olgu değil elbette. Elmalı turizmi için de hayati bir rol oynuyor. Akdeniz'in eşsiz kayaç yapısıyla buluşan su, doğanın büyülü dokunuşunu sergilerken, çevresini de adeta bir masal diyarına çeviriyor.

FELİX VON LUSCHAN’UN MERAKI

1834'te Alman Arkeolog ve Etnoloji uzmanı Felix Von Luschan, Elmalı'nın bu benzersiz düdenine büyük bir ilgi duymuş ve bu doğal harikayı detaylı bir şekilde incelemiş. Von Luschan, Elmalı'nın topraklarında dolaşırken, Düden'in sıradışı güzelliği ve doğal zenginlikleri karşısında büyülenmiş. Onun gözleri ve mesleki tecrübesi, Elmalı Düdeni’nin sadece coğrafi bir olgu olmadığını, tarih öncesi sırlar ve arkeolojik zenginliklerle dolu olduğunu fark etmiş.

Elmalı düdeni, muhteşem bir doğa harikası olduğu gibi doğanın ve tarihin ortak bir anlatısıdır. Bu mahalle ve düden, sularının masalsı güzelliğiyle,  tarih öncesi sırları ve arkeolojik hazineleriyle de ziyaretçilerini büyülüyor. Elmalı Düdeni, az bilinen bir cennet; doğanın ve tarihin kucaklaştığı, zamanda bir yolculuk sunan büyülü bir yolculuk…