Milli değerlerine ve Atatürk sevgisine olan bağlılığıyla tanınan 86 yaşındaki İnan, geçmişte Antalya Emekli Subaylar Derneği’nde 10 yıl yöneticilik yaptığını ve Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Merkezi’nin isteği üzerine “Nutuk” üzerine bir yazı kaleme aldığını söyledi. Yazısı, 2013 yılında TESUD’un Birlik Dergisi’nde de yayımlandı.
İnan, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Antalya Emekli Subaylar Derneği’nde 10 yıl yöneticilik yaptım. Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Merkez Ankara’nın isteği üzerine Nutuk yazısını yazarak Atatürk’e olan sevgimi anlatmaya çalıştım. Bu yazım 2013 yılında Birlik Dergisi’nde de yayımlandı. Ben 19 Mayıs duyarlısı bir emekli subayım. Milli davamızı Nutuk’la savunmalıyız” dedi.
Yazılarında sadece geçmişi değil, aynı zamanda gençliğe bırakılacak en büyük mirasın Atatürk’ün fikirleri olduğunu vurgulayan Emekli Eczacı Albay Ali İnan, “19 Mayıs sadece bir bayram değil, bir milletin yeniden doğuş günüdür. Bu toprakların kıymetini en iyi bilenlerdeniz. Gençliğe bırakacağımız en değerli emanet, Atatürk’ün gösterdiği yoldur” diyerek duygularını paylaştı.
Emekli Eczacı Albay Ali İnan’ın yazdığı yazı şu şekilde:
ATATÜRK’ÜN BÜYÜK ESERİ
NUTUK
Değeri iyi biline.
İstedi ki,
TÜRK ULUSU kalsın sonsuza dek diri,
Kendi eliyle kaleme aldı, işte o tarihi bildiri.
SİZ TÜRK GENÇLİĞİ..!
Birinci vazifenizi biliyorsunuz,
Nutuk size EMANET EDİLDİ.
Bu emanet en büyük HAZİNENDİR.
En gerçekçi bir kitaptır O NUTUK,
Asla affedilmezsin.
Çünkü diyemezsin onu UNUTTUK.
Söz konusu olan bu tarihi NUTUK,
Bize açıyor geleceğe büyük bir UFUK.
Vatana saldırmıştı işbirlikçi emperyal düşman.
Bu nedenle önce “Samsun’a çıktım” diyor şanlı Komutan.
Vatan-millet söz konusu ise aklın olmasın tutuk,
Sana yol gösterecek büyük Atatürk’ten bu NUTUK.
Kanla yazıldı O'nda devletimizin
KURTULUŞ serüveni,
O’nunla kazandı milletimiz yeniden güvenini.
NUTUK...
Gerçeklere asla düşmesin diye gölge,
Birinci elden yazıldı, gerçek bir belge.
İçinde savaşın ayrıntıları da var her konuda,
Çekilen acıları, sıkıntıları gör, Cumhuriyet yolunda.
Anlatıyor insanlık önderi:
“19 Mayıs 1919’da Bandırma Gemisi ile çıktım Samsun’a…
O zaman güveniyordum bir tek Türk Ulusu’na.”
O gün gördüm ki, söylemeliyim ki:
Yönetim ve işgal altında sultan şaşkın ve aciz,
Ülkede ise iğneden ipliğe, her şeye muhtacız.
Yıllarca cepheden cepheye koşan
Ordularımız perişan,
Ülke perişan...
Memleket gereksizce sokulmuştu genel bir savaşa,
İşbaşında bulunuyordu yaltakçı Damat Ferit Paşa.
Makam peşinde, sırtını padişaha dayamış,
Umurunda mı, memleket dibe vurmuş, batmış.
Her rezilliğe razı, yeter ki makamda kalsın,
İzzet-i nefis kalmamıştı ki halktan utansın.
İşte aldığı emir: itirazsız uyacaksın,
İşgalci İngilizin İstanbul'da emrine,
Kaydını da yaptır, git İngiliz “Dostları” derneğine.
Emre uyanları sayalım:
Başta Vahdettin, Ali Kemal ve Damat Ferit Paşa,
Hepsi İngilizin emrinde, gönüllü birer maşa.
Başkanları ise İngiliz papaz Frew... Ne enteresan!
Gafletin bu derecesine nasıl şaşmaz insan?
Amaçları belli...
Yani yurt içinde olsun her yerde ihtilal ve isyan,
Egemenlik neyine gerek, sen yabancı bir yönetime dayan.
Başrolde işbirlikçi bizim hain Sait Molla vardı,
Elinde olsaydı bu milleti bir kaşık suda boğardı.
Düşman parça parça işgaldeydi yurdumuzu,
Milletin azim ve kararına bağlamıştık tüm umudumuzu.
“Besle kargayı oysun gözünü”, boş laf değildi,
Mavri Mira ve diğer gizli örgütler yalnız ve desteksiz değildi.
Hain kuruluşlar, ülkeler leş kargalarını besliyor,
Anadolu parçalansın diye sırada bekliyor:
İsimleri malum ama amaçlarını gizlemişler,
Yurdumuzu “içerden” vurmayı istemişler.
Osmanlı ve savaşdaşları düşmüştü yenik,
Ortalık tarumar, ordularımız silahsız, ateş kesik!
Ateşkes haa...! Uyan yok ki,
O da oyuncak olmuş, atılmış çöpe,
Yurdu bölge bölge işgal ediyordu o birleşik kahpe.
Onlardı tek dişi kalmış canavarın temsilcileri,
Ancak düşünemezlerdi...
Bizde ana sırtındaki mermileri.
Çok şehitler vermişti, halkın her hanesi,
Ordu yorgun, hem de yoktu cephanesi.
Sultan işgalde aciz ve dirayetsiz,
Ülkeyi korumakta çok kifayetsiz.
Ağır bir yoksulluk içindeydi her yerde ahali,
Size özetlemek istedim işte o günkü ahvali...
Hiç kimse ümit var görmüyordu ülkede durumu,
Çünkü gizli-açık saldırıyordu Ermenisi ve Rumu.
Kan ağlıyordu işgal bölgeleri:
İzmir, Antalya, Maraş, İstanbul ve diğerlerinin çevresi,
Doğuda batıda ötüyordu düşmanın salyalı sesi...
İstanbul limanında da sürüyle saldırgan gemisi.
Bunlara...
Geldikleri gibi defolup giderler!
Diyebilirdi ancak,
MUSTAFA KEMAL gibi LİDERLER.