ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Selim Çelik'in haberine göre, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Işın Ekspres’e çok özel röportaj verdi. Gül Işın, yıkımı planlanan Antalya Müzesi’nin ilk yıllarından, yıkım projesine, Mimarlar Odası’nın tutumundan çalınan eserlere kadar detaylı açıklamalarda bulundu.
Mevcut müzenin mimarisi hakkında neler söylemek istersiniz?
Ulusal çapta dönemin mimarları Antalya için hazırlanan bu projeyi ödüle layık en değerli proje olarak seçiyorlar. Orijinaline ulaşmanın hala mümkün olduğu projenin dokusu Akdeniz mimarisi ile iç içe geçmiş, hakikaten insanla eseri en samimi şekilde buluşmayı hedeflemiş bir mimari proje. Bugün yıkılması için Mimarlar Odası dahil herkesin hemfikir olduğu karayolları binası da aslına bakarsanız çok nitelikli bir proje. Şu an İçinde bulunduğumuz dönemde ise varyantların hemen başında bulunan müze alanı ile Karayolları ve Meteoroloji alanlarının içinde bulunduğu Uygulama Oteli’nin de dahil olduğu bölgeye yeni tasarruflar, yeni yapılanmaların olacağına dair izlenimler ediniyoruz. Bu projelere dair detaylı bilgiye vakıf değiliz ancak böyle bir izlenimimiz böyle bir tahminimiz söz konusu…
Müze, orijinal halinden değişmiş mi?
Antalya Müzesi’nin eklentiler ile orijinal mimarisinin değiştiği doğrudur. Bu 1990’lı yıllarda da 2000’li yılların başlarında da ödüllü projeye yapılan bir saygısızlık olarak nitelendirilebilir. Bu noktada Mimarlar Odası başkanının da dediği doğru. Müzenin arka kısmında yer alan lahit formundaki yapı oldukça kötü bir proje. Söz konusu yapı özel bir sergi için planlanmıştı. Planlandığı formatıyla o sergileme de yapılamadı. Şu anda bir başka eser sergileniyor. Yani bu yapı amacına uygun olarak kullanılmadı hem de müzenin orijinalliğini kaybettiren adımların arasında yer aldı.
Mimarlar Odası Antalya şubesinin söz konusu müze tartışmasındaki açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mimarlar Odası Başkanı mevcut müzenin şu andaki hali ile korunması gerektiğini ifade ediyor ancak bir yandan da müzenin yeni projesinin hayata getirilmesini yani yıkılıp yenilenmesini istiyor. Bu noktada ciddi bir çelişki oluşuyor ve kafamız karışıyor. Yeni projenin hayata geçirilmesini istiyorsa müzenin yıkılması gerekiyor. Müzenin korunması gerekiyorsa yeni projenin olduğu gibi hayata geçirilmemesi gerekiyor. Yani hem müzeyi koruyup hem yıkıp yenisini yapmak pek akıl karı değil. Bunun için mimari bir deha olması gerekir. Bunun yanında, Mimarlar Odası Başkanı hem bizimle yaptığı görüşmelerde hem basına yaptığı açıklamalarda Uygulama Oteli’nin de bu projeye dahil edilebileceğini, oraya yapılacak yeni bir otel ile otel müze konseptinin hayata geçirilebileceğini ifade etti. Otel müze konsepti diye bir kavram ortaya attı. Bu kavram bizim bilmediğimiz bir kavram. Burada ‘otel müze niye birlikte olsun?’, ‘Otel müze kavramından anlaşılması gereken nedir?’ gibi soruların akıllara gelmesi gerekiyor.
Uygulama Oteli’nin söz konusu projede yer alması ihtimalini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu noktada insanın aklına gelen şudur; eğer Uygulama Oteli’ni alabiliyorlarsa yeni müzeyi Uygulama Oteli alanı içerisine inşa etsinler. Yeni bir otel yapmaya ne gerek var? Eğer buraya otel yapılırsa falezlerdeki sit alanı statüsünün hafifletilmesi konusunun arkasında ‘buraya otel yapılma amacının olduğu’ düşünülecek. Yani sit alanının değiştirilmesi planlı bir hareket gibi algılanacak. Zaten şu anda ikinci derece sit alanına indirilen falezlerde iskele bile yapılabilir durumda. Buna bile izin var.
Karayolları alanının da müzeye dahil edilebilmesi mümkün mü?
Kültür ve Turizm Bakanı’nın katıldığı oturumlarda Karayolları alanını katı suretle alamayacaklarını ifade ettiği biliyoruz. Mimarlar Odası Başkanı’nın farklı mecralarda farklı hikayelere tanıklığı var ise karayolları alanının ve otel alanın da müzeye dahil edilebileceğine yönelik ifadelerini belki de bundandır ve belki de hayalleri basında bu sebeple rahatlıkla dile getiriyor olabilir. Biz bunları bilemiyoruz. Aklımıza bunlar geliyor.
ANSİAD ile görüşmenizde neler konuşuldu?
Biz kalabalık bir heyetle müze konusunda bilgi alışverişinde bulunmak için Antalya Sanayici Ve İş İnsanları Derneği’ni (ANSİAD) ziyaret ettik. Çünkü Antalya Müzesi’nin yetersiz kaldığı ve yeni bir proje ile yenilenmesi gerektiği hakkında bakan ile ilk görüşmeleri yapanların ANSİAD üyeleri olduğunu öğrenmiştik. Bu anlamda ANSİAD üyeleri ile yaptığımız görüşmelerden sonra bizleri haklı buldular. ANSİAD Başkanı Sayın Ercan Özbek görüşmeye ilk gittiğimizde müzenin yıkılması gerektiğini düşünürken görüşmenin sonunda ‘haklıymışsınız, müze yıkılmamalı’ şeklinde bir fikre vardı. Bunu daha sonra basında da kendisi açıkladı.
Proje lansmanı Mart ayında yapılmasına rağmen müzenin yıkımına karşı sesler aylar sonra yükseldi?
Lansman sırasında bitmiş bir proje yoktu. Renderlarda dönen görüntüleri gerçek proje olarak bize tanıttılar. Mimarlar Odası bile projeyi paftalar üzerinde görmemiştir. Bu çok tehlikeli bir durum. Yani bitmemiş projeyi bila bedel yapılmış bir yardım projesi gibi tanıttılar. Şu anda projeyi bitirmek için projenin mimarı çok büyük uğraş veriyordur herhalde. Yani aceleye getiriliyormuş gibi bir durum söz konusu. Bunun yanında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün yaptığı bir açıklama var. Bu açıklamada, “İlgili STK’lar söz konusu süreçte kendilerini geri çektiler, fikir beyan etmediler’ diyor. Oysa ki bence olayın iç yüzü çok farklı. Mart ayında müzede yapılan lansmana şahsen ben katılmak istedim. Ancak müze müdür yardımcımız bana, ‘Hocam bu lansman halka açık bir lansman değil. Bakanlığın davetlileri girebilir yalnızca. Kusura bakmayın, sizi alamayız’ dedi. Bizlerin davet edilmediği lansmandan sonraki süreçte biz teknik bilgileri toparlamaya çalıştık. Daha sonra Müze Çalışma Grubu olarak çeşitli STK’lar ile birlikte yaptığımız çalışmalarda Doğan Tekeli’nin projesi ile hayata geçen müzenin acilen tescillenmesi için ciddi uğraş verdik. O günkü lansman da bitmiş bir projenin tanıtımıydı. Yani, bir fikir almak için bir çalıştay bir forum gibi düşünülmemişti. O gün oraya Mimarlar Odası ve Antalya Kent Konseyi davet edilmişti sadece. Orada da ‘kendi görüşlerinden olan kişileri’ çağırmışlar gibi bir algı oluştu. Bu noktada Antalya Kent konseyi de o an hızlı tepki vermedi. O konuda da çok hayıflanıyorlar. Çünkü ellerinde yeterli bilgi birikim yoktu. Daha sonra işin uzmanları Antalya Kent Konseyi’nde bir araya gelerek bilgilerini aktardılar ve Kent Konseyi karşı duruşunu gösterdi. Yani o gün hızlı ve aceleci bir biçimde lansmanın yapılması ilk andaki tepkilerin ortaya çıkmasına engel oldu. Lansman zaten fikir sorma yeri değildir. Bildiğiniz üzere lansman tanıtım yeridir. Burada ‘ben yaptım oldu’ demek için bir toplantı yapmışlar. Üstüne üstelik bu lansmanda söz konusu projenin de bitirilmediğini düşünüyorum. Yani lansman proje henüz bitirilmemişken yapıldı. Bu da bence tepkilerin minimize edilmesi için yapıldı.
Deprem Performans Analizi hakkında tartışmalar var. Bu konuda neler söylersiniz?
Deprem performans analizi istenilen düzeyde değil. Yani depreme dayanıksız olduğu ifade edilen binanın gerçek manada, bilimsel zemine dayanan, bilimsel verileri ortaya koyan bir deprem analiz raporu yok. Birtakım karot çalışmaları yapılmış. Ancak bunlar oldukça yetersiz veriler sunuyor.
Sizce, yeni bir proje yapılacaksa nasıl yapılmalı?
Uygulama Oteli’ni bahsettikleri yeni modern Antalya Müzesi binası olarak yapsınlar. Bu yapı büyük, uzun süre gezilecek, devasa bir müze olabilir. Depolarda yer alan onlarca eseri de bu müzeye koysunlar. Hali hazırda bulunan Antalya Arkeoloji Müzesi de butik bir sergileme alanı olarak kalsın. Çünkü Antalya Arkeoloji Müzesi Karain’den başlayıp Bizans zamanına kadar yer alan eserlerin olduğu ve Antalya tarihi için kent belleği için büyük bir önem arz eden bir bina. Uygulama Oteli ile Antalya Arkeoloji Müzesi arasına bir bağlantı yapsınlar. Bu sayede iki müze arasına gezme şansı olsun. Bu işin en makul çözümü budur.
Müzenin bakımsız kaldığı iddiaları hakkında neler söylersiniz?
Müze uzun yıllardır köhneleşmeye terk edilmeye çalışılıyor. Sanki bir planın parçasıymış gibi. Müzenin tuvaletlerine gidip bir bakın. Emin olun yolların kenarlarında bulunan benzin istasyonlarının tuvaletleri çok daha temizdir. Bir müzenin tuvaletleri nasıl bu kadar pislik içinde olabilir? Müzenin tuvaletleri 15 yıldır yapılmıyor. Zamanında yapılan tuvaletlerde bir dernek tarafından yapılmış. Bunlar hep müzeyi köhneleştirme, müzeyi bakımsızlaştırma çalışmaları gibi bir algıya sebebiyet veriyor. Bu süreç bu şekilde işletilmesi gereken bir planın parçasıymış gibi bir intiba uyandırıyor.
Müze yıkılırsa eserlerin kaybolmasından endişe duyuyor musunuz?
Eserlerin kaybolması noktasında bir endişe taşımıyorum. Eserlerin kaybolacağı yönünde bir endişem yok. Eserlerin hırsızlığa uğrayacağını tahmin etmiyorum başka müzelerde bu şekilde olaylar yaşanmış. Evet bunlar var. Ancak Antalya Müzesi personeli ki çoğu benim arkadaşımdır, onların böyle bir şeye müsaade edeceğine imkan vermiyorum. Kaybolacaklarını düşünmüyorum ancak müze personelini de kontrol edemeyeceği korunma sorunsalları baş gösterebilir. Eserler fiziki olarak kaybolmazlar ama eserlerin taşınma ve paketleme süreci ile konteynerda bekleme sürelerinde ciddi endişeler söz konusu. Öncelikle eserler paketlenirse belki de hiç zarar görmeyecekler. Gerçekten mevzuatların talep ettiği gibi bir müze taşınma süreci olursa eserler taşınma esnasında zarar görmezler. Ancak eserler yıpranabilir korozyona uğrayabilir. Çünkü açık alanda yer alan konteynırlar içinde muhafaza edileceği söyleniyor. Bir başka fikirde eserlerin açık alana çıkarılıp daha sonra etrafının örülerek kapatılacağı yönünde. Ancak bu da pek mantıklı gelmiyor. Zira söz konusu örtü yapının üstü kapatılırken çatıdan düşen bir malzeme herhangi bir heykelin üzerine düştüğünde o heykeli kırıp parçalarsa ne olur? Bunlar maalesef geceleri rüyalarıma giriyor.
Eserlerin konteynerlerde muhafaza edilmesini uygun buluyor musunuz?
Konteynerlerde yer alan eserlerin korunması için uygun iklimlendirmenin sağlanacağı ifade ediliyor. Ancak bir konteynera ne kadar iklimlendirme yapabilirsiniz? Onu bilmiyorum. Onlar biliyor mu acaba? Deprem bölgesinde yıllarca insanlar konteynerlerde yaşıyorlar. En nitelikli konteynerlerde bile ne kadar iklimlendirme olmuş ki? Taşınma ve korunma sürecinin protokolleri bize bildirilmedi. Bilmediğim için de sorgulamak durumunda kalıyorum. Eserlerin sigortaları var mı yok mu bilmiyorum. Bunlar beni tedirgin ediyor.
Projenin kısa süre içinde bitirileceği konuşuluyor. Neler düşünüyorsunuz?
Bir eserin bile şehirler arasındaki yolculuğu için eskort ile çakarlı arabalar ile sigortaları yaptırılarak transfer süreci tamamlanırken onlarca eserin haldır huldur 2 ay içerisinde nereden nereye taşınacağını bilmeden yapılan bu proje çok sayıda soru barındırıyor. Bunun yanında ısrarla 16 ay içinde projenin bitirileceği 2026 yılının Haziran ayında yapımını tamamlanacağı ifade ediliyor. Bu akıl kârı bir süre değil. Mantıklı ve izana uyan bir çalışmayla bu sürede eserlerin taşınması imkansız. Eğer gerçekten bahsedilen sürede bu işlemi yaparlarsa zaten eserlerin hepsi zarar görür, kırılır.
35’in üzerinde müzenin kapalı olması hakkında neler düşünüyorsunuz?
Çok sayıda müze kapalı. Bu müzelerin kapalı olması da enteresan bir durum. Kayıp eserler bu anlamda sorgulanmıyor. Hangilerinin yok olduğu da biliniyor. Bu konuda mecliste soru önergesi verilmesine de vesile oldum. Kayıp eserler sorgulanmazken bulunan ve getirilen eserler bütün basında anılıyor. Müzecilik anlayışı tarihine kültürüne sahip çıkan cumhuriyetin eğitim sisteminden geliyor. Eserleri ile toprağıyla Anadolu kültürüyle bütünleşen bir millet yaratma hedefiyle ortaya çıkmıştır müzecilik. Müzeler bu fikriyatı vatandaşla en net biçimde buluşturmak için ortaya çıkan eğitim kurumları olarak düşünülmüştür. Başlangıç ideolojisinde müzeler, eğitim kurumları olarak çok önemli bir yer tutuyordu. Zaman içinde aşındırılmış eğitim sistemi nedeniyle müzelerin bu değeri unutuldu. Kapalı olunmasına ses çıkmamasına neden oluyor. Antalya Müzesi, Akdeniz Üniversitesi ile yakın bağ olan bir eğitim aracıdır. Birçok dersimizi biz bu müzede görürüz, hocalardan giriş ücreti alındığına bakmayın ancak durum böyledir.
Eylem süreci nasıl devam edecek?
Temmuz sonuna kadar akşam 18.00’de müze önünde toplanarak eylemlere devam edeceğiz.