Muğla’nın batısında, Akdeniz’in kıyısında yer alan Fethiye, binlerce yıllık tarihi geçmişiyle Türkiye’nin en önemli turistik merkezlerinden biri olmanın ötesinde, aynı zamanda köklü bir kültürel mirasa da ev sahipliği yapıyor. Antik çağda Telmessos adıyla bilinen kent, Likya uygarlığının önemli şehirlerinden biriydi. Şehrin kuruluşu M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanıyor. Antik kaynaklara göre Telmessos, dönemin kehanet merkezlerinden biri olarak ün kazanmış, sanata ve bilime olan ilgisiyle öne çıkmıştır. Kentin adı, Apollon’un oğlu olduğu rivayet edilen kahin Telmessos’tan gelir. Kaya mezarları, tiyatrosu ve akropol kalıntıları bu dönemin izlerini günümüze taşıyor.
Pers, Büyük İskender, Roma ve Bizans egemenliklerine giren şehir, her dönem yeniden şekillense de kimliğini korumayı başardı. Bizans döneminde dini merkez olma özelliği taşıyan Telmessos, 13. yüzyılda Menteşe Beyliği’nin hâkimiyetine geçti. Bu süreçte bölgeye Türk yerleşimi hız kazandı. İlçede 1957 yılında meydana gelen büyük depremle ciddi yıkım yaşadı ve yeniden inşa edilerek bugünkü modern yapısına kavuştu. Doğal güzellikleri, Ölüdeniz gibi dünya çapında bilinen sahilleri ve arkeolojik zenginlikleriyle her yıl milyonlarca turisti ağırlayan şehir, geçmişin izleriyle bugünün dinamizmini bir arada yaşatmaya devam ediyor.
PEKİ, FETHİYE İSMİ NEREDEN GELİYOR?
1914 yılında kent, Osmanlı Devleti’nin havacılık tarihinde önemli bir yere sahip olan Yüzbaşı Fethi Bey’in anısını yaşatmak amacıyla ‘Fethiye’ adını aldı. Fethi Bey, Balkan Savaşı sonrası moral kaybı yaşayan halkı yeniden umutlandırmak için planlanan İstanbul–Kahire hava seferine katılan öncü pilotlardan biriydi. Bu yolculuk, dönemin teknik imkânlarına rağmen cesaret ve vatan sevgisiyle üstlenilen bir görevdi. Ne var ki, Fethi Bey ve yanındaki mürettebat, 27 Şubat 1914 tarihinde Şam yakınlarında uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybetti. O dönem ‘Meğri’ olarak bilinen bu küçük Ege kasabasının ismi, bu elim kazanın ardından alınan kararla ‘Fethiye’ olarak değiştirildi.