Kaza, geçen 19 Temmuz'da saat 07.30 sıralarında Muratpaşa ilçesi Sakıp Sabancı Bulvarı'nda meydana geldi. Bir koleji bitirip özel hastanede staj yapan Yaren Su Şayli (18) ve Gamze Yılbaş, arkadaşları İlayda Kılıç'ın kullandığı 07 BBT 99 plakalı hafif ticari araca binerek hastaneye doğru yola çıktı. Aşırı hızlı olduğu iddia edilen araç, Sakıp Sabancı Bulvarı'nda kontrolden çıkarak, reklam tabelası ve refüjdeki demir çitlere çarpıp taklalar attı. Aracın arka koltuğundan yola fırlayan Gamze Yılbaş, olay yerinde yaşamını yitirdi. Kendi imkanlarıyla araçtan çıkan İlayda Kılıç, ambulansla Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne, Yaren Su Şayli de Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne götürüldü.

AİLE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Kazadan bir ay sonra Gamze Yılbaş'ın ailesi, sürücü İlayda Kılıç hakkında 'taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma' suçundan Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ailenin avukatı Bilge Kağan Konyalıgil, olay günü araç sürücüsünün ifadesinde, sol şeritte bulunan trafikteki araçların yavaşladığı ve trafik sıkışınca da kendisinin sağa sinyal vererek orta şeride geçtiğini belirttiğini hatırlatarak, 'Yine sürücü, arkadan gelen plakasını alamadığı, markasını bilmediği, rengini beyaz olarak hatırladığı bir aracın süratle gelip kendisini sıkıştırdığını, ardından korna çaldığını, paniklediğini ve sinyal vererek sol şeride geçtiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybettiğini belirtmiş. Bu ifadeler doğrultusunda da 4. Sulh Ceza Hakimliği de şüphelinin, yurt dışına çıkmamak suretiyle adli kontrol tedbirine tabi tutulmasına karar vermiş' dedi.

Kazanın meydana geliş şeklini güvenlik kameralarının net olarak ortaya koyduğunu ifade eden avukat Konyalıgil, şunları söyledi:

'Görüntüler, kazanın oluşumunun şüphelinin anlatımlarını doğrular nitelikte olmadığını ortaya çıkmıştır. Şüpheli kendisinin başka bir araç tarafından sıkıştırıldığını beyan etmiş, ancak böyle bir araç kamera görüntülerinde yok. Kaldı ki otobüs kamera görüntülerinden de anlaşılacağı üzere şüphelinin tehlikeli araç sürdüğü, kaza gerçekleşmeden 2 saniye öncesinde makas attığı açık bir şekilde görülmektedir. Somut olayda şüphelinin şehir içinde makas atarak hızlı ve tehlikeli bir şekilde araç sürdüğü açıktır. Bu şekilde araç süren bir kişinin kaza yapabileceğini öngörmesi muhtemeldir. Kazanın gerçekleşme saati de dikkate alındığında, işe yetişmek için her türlü neticenin kabullenildiği açıktır. Dolayısıyla somut olayda öncelikle olası kastla hareket edildiğini düşünmekteyiz. Aksi düşünülse bile somut olayın şartlarına göre şüphelinin bilinçli taksirle hareket ettiğinin kabulü zorunludur. Sonuç olarak, şüphelinin tutuklanmasına karar verilmesini talep ediyoruz.'

'KAHVALTI BİLE YAPMADAN, AÇ KARNINA ÖLDÜ ÇOCUĞUM'

27 yaşında bir de erkek çocuk annesi olan Döndü Bora ise İlayda Kılıç'ın tek kızının ölümüne neden olduğunu ileri sürerek, cezasını çekmesini istedi. 'Ülkemizde adalet varsa yerini bulsun' diyen Döndü Bora, '6 aydır bir mahkeme görülmedi. Tek dosya elimize gelmedi. Kimseden ses seda çıkmıyor. Karşı taraf işinde gücünde; biz yaşamıyoruz. Babası, ailem yaşamıyor. Gamze bizim umudumuzdu, hepsi gitti' dedi. Ölen kızının kişisel eşyalarını arkadaşlarıyla birlikte Çocuk Esirgeme Kurumu'na verdiklerini kaydeden Döndü Bora, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Özel olan diğer eşyasına dokunmadım. Hepsi aynı duruyor. Bebeklik oyuncakları, ana sınıfı, ilkokul eşyaları, gitarı, içtiği sudan saatine varıncaya kadar her şeyi burada. Kızımın cüzdanını yanımda taşıyorum. İçindeki 5 TL son harçlığıydı. Kahvaltı bile yapmadan, aç karnına öldü benim çocuğum. 6 ay oldu kızımı kaybedeli. 6 aydır hiçbirimiz yaşamıyoruz. İlaçlarla ayakta duruyoruz. 17 yıldır gözüm gibi baktığım çocuk artık yok. Şimdi boş çarşaflara sarılıp yatıyorum. Tek söylemek istediğim; karşı tarafın vicdanı rahat mı, rahat uyuyabiliyorlar mı, adaletimiz rahat mı? Çok merak ediyorum.'

'KAPININ ÖNÜNDEN AYRILMIYOR'

Her sabah işe giderken kendisinin yaptırdığı ve üzerinde kızının fotoğraflarının bulunduğu yorgan ve yastıklarına 'Allahaısmarladık' dediğini, akşam geldiğinde ise 'İyi geceler' dediğini sözlerine ekleyen Döndü Bora, 'Ondan hatıra kalan kedimiz 'Duman' var. O çok kötü. Fırsatını bulduğu takdirde ya yatağın üzerinde ya da içerisine giriyor. Ama mutlaka odasında. Duman artık doğru dürüst yemek yemiyor. İnanılmaz derecede zayıfladı, tüy döktü. Veterinerlere götürdük. Hala kızımı arıyor. Kapının arkasında bekliyor. Kapı açıldığında giriyor ve buradan ayrılmıyor.'

İzmir'de oturan baba İsmet Yılbaş da Türkiye'de hak ve hukuk kalmadığını ileri sürerek, '6 ay geçmesine rağmen iddianame hazırlanamıyorsa adalete nasıl güvenelim. Cumhurbaşkanı da Adalet Bakanı da sesimi duysun. İlla ki insanlar kendi kanunlarını, kendi cezalarını kendileri mi kessin. Hukuka güven olmayacak mı?' diye konuştu.

Dede Cemal Bora ise torununu bebekken hastaneden kendisinin alıp eve getirdiğini belirterek, 'Ben bu evleri onlar için yaptım. Annesi, biz perişanız. 6 aydır ne adalet, ne kanun var. Bu kazayı 17 kamera izledi. Emniyet müdürü açıklama yaptı. Hızdan dolayı bu kazanın olduğunu söyledi. Bu adalet daha ne bekliyor? İddianame bile hazırlanamadı. Adalet istiyoruz' dedi.

Gamze Yılbaş'ın küçükken sahiplendiği 'Duman' adlı kedisi, genç kızın oda kapısını, açılması için sık sık tırmalıyor. Açılan kapıdan giren Duman, sahibinin dolapta asılı kıyafetlerini koklayıp yatağının üzerinde uyuyor.(DHA)