Balıkesir iline bağlı, Edremit Körfezi’nin kuzeyinde yer alan Havran ilçesi, tarihi, kültürel dokusu ve stratejik konumuyla Ege ve Marmara bölgeleri arasında köprü görevi görmeye devam ediyor. Antik çağlardan bu yana yerleşim yeri olarak kullanılan Havran’ın bilinen geçmişi Lidya dönemine kadar uzanıyor. Bölgedeki arkeolojik bulgular, Roma ve Bizans dönemlerinde de aktif bir yerleşim olduğunu ortaya koyuyor.

Osmanlı döneminde önemli bir ticaret ve zeytinyağı üretim merkezi hâline gelen Havran, aynı zamanda Evliya Çelebi'nin Seyahatnâmesi'nde de ‘bereketli toprakları ve güzel havası’ ile övülüyor. Cumhuriyetin ilanından sonra da gelişmeye devam eden ilçe, bugün hem tarım hem de kültür turizmi açısından dikkat çeken bir noktada bulunuyor. Zeytin ve zeytinyağı üretimiyle ün kazanan Havran, ayrıca geleneksel mimarisi, camileri ve tarihi köprüleriyle de yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Son yıllarda yapılan kazı çalışmaları ve kültürel etkinliklerle tarihî mirasını gün yüzüne çıkarmayı sürdüren ilçe, geçmişiyle barışık bir şekilde geleceğe yürüyor.

PEKİ, HAVRAN İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Havran isminin kökeni hakkında çeşitli teoriler bulunuyor. Bir görüşe göre, ismin kaynağı Farsça ‘bereketli toprak’ anlamına gelen ‘havran’ kelimesinden geliyor. Bölgenin verimli zeytinlikleri ve tarım arazileri düşünüldüğünde bu anlam, ilçenin doğal yapısıyla örtüşüyor. Diğer bir tez ise Arapça kökenli ‘havr’ kelimesinden türemiş olabileceği yönünde. ‘Beyaz’ ve ‘parlak’ anlamlarına gelen bu kelime, bölgenin doğal güzellikleriyle bağdaştırılıyor. Tarihçiler ise ismin, antik çağlarda bölgede bulunan farklı yerleşim adlarının zamanla halk arasında değişime uğrayarak ‘Havran’ şekline dönüştüğünü ifade ediyor. Osmanlı döneminde kullanılan isimlerin halk arasında kolaylıkla telaffuz edilmek üzere sadeleşmesi de bu süreci hızlandırmış olabilir.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK