İçöz, yaptığı basın açıklamasında sağlık hizmetlerinin kamusal bir hak olmaktan çıkarılarak piyasanın insafına terk edildiğini vurgulayarak, “Sağlık, anayasal bir hak ve kamusal bir hizmet olması gerekirken bugün kar ve rant odaklı bir alana dönüştürülmüştür” dedi.
ŞEHİR HASTANELERİ İŞLEVSİZ
Şehir hastanelerine özel olarak değinen İçöz, bu projelerin halkın sağlık ihtiyacına değil sermayenin çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti. İçöz, “Şehir hastaneleri adı altında hayata geçirilen astronomik bütçeli ve işlevsiz projeler, kamu kaynaklarını yandaş şirketlere aktarmakta, kamu bütçesini yıllarca ipotek altına almaktadır. Bu durum halkın nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetine ulaşmasını her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır” ifadelerini kullandı.
EMEKÇİLER TÜKENDİ
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin de ciddi bir kriz içinde olduğunu ifade eden İçöz, Aile Hekimliği Sistemi’nin sağlık sistemini parçaladığını söyledi. İçöz, “Aile sağlığı merkezlerinde çalışan emekçiler artan iş yükü, performans baskısı, angarya görevler ve cezalandırıcı uygulamalarla tükenme noktasına getirilmiştir. Koruyucu sağlık hizmetleri geri plana itilmiş, halk sağlığı ciddi biçimde zayıflatılmıştır” dedi.

SOSYAL HİZMETLER SADAKA POLİTİKASI OLDU
Sosyal hizmet alanında da benzer bir tablo yaşandığını belirten İçöz, çocuk, kadın, engelli, yaşlı ve dezavantajlı gruplara yönelik hizmetlerin kamusal bir hak olmaktan uzaklaştırıldığını söyledi. Sosyal hizmet emekçilerinin ağır iş yükü, yetersiz personel ve güvencesiz çalışma koşullarıyla karşı karşıya bırakıldığını belirten İçöz, “Sosyal hizmetler, yoksulluğu ortadan kaldırmak yerine sadaka ve yardım politikalarına indirgenmiştir” diye konuştu.
RANDEVU KRİZİ DEVAM EDİYOR
Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinde (ADSM) yaşanan sorunlara da dikkat çeken İçöz, randevu krizleri, yetersiz altyapı ve eksik istihdam nedeniyle hizmet üretilemez hale gelindiğini söyledi. İçöz, “Koruyucu ağız ve diş sağlığı hizmetleri yok sayılırken hem halk nitelikli hizmete erişememekte hem de ağız ve diş sağlığı emekçileri insanlık dışı çalışma koşullarına mahkûm edilmektedir” dedi.
AŞI KARŞITLIĞINA GÖZ YUMULUYOR
Aşı karşıtlığının bilim dışı söylemler ve siyasi sorumsuzluk nedeniyle teşvik edildiğini belirten İçöz, kamu otoritesinin bu alanda gerekli önlemleri almaktan kaçındığını ifade ederek, bunun bedelinin toplum sağlığına ve sağlık emekçilerine ödettirildiğini söyledi.
TALEPLERİNİ SIRALADI
Yaşanan tüm bu politikaların sağlıkta şiddeti artırdığını, çalışma koşullarını ağırlaştırdığını ve sağlık ile sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarını gerilettiğini ifade eden İçöz, SES Antalya Şubesi’nin taleplerini şu şekilde sıralayarak, “Sağlık hizmetleri piyasadan arındırılmalı, kamusal ve eşit bir anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır. Şehir hastaneleri projeleri gözden geçirilmeli, kamu yararına aykırı sözleşmeler iptal edilmelidir. Ayrıca, birinci basamak sağlık hizmetleri güçlendirilmeli; Aile Hekimliği Sistemi yerine ekip temelli, güvenceli ve kamusal bir model hayata geçirilmelidir. Bunun yanında, aşı karşıtlığına karşı bilimsel, kamucu ve kararlı politikalar uygulanmalıdır.
EMEKÇİLERE İNSANCA ÜCRET
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Eş Başkanı Şükran İçöz taleplerini, “Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca yaşayacak ücret, güvenceli çalışma ve şiddetsiz bir çalışma ortamı talepleri derhal karşılanmalıdır” diye konuştu.
Yeni yıl mesajı da veren İçöz, “Yeni yılda; sağlığın bir meta değil kamusal bir hak olduğu, emekçilerin söz ve karar sahibi olduğu, eşit ve demokratik bir sağlık sistemi için mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.





