Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi, Yüksek Orman Mühendisi Prof. Dr. Ali Kavgacı, Toroslar Doğa Sporları Spor Kulübü’nde “İklim Krizi, Biyolojik Çeşitlilik ve Orman Yangınları” başlıklı kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Kulübün eğitim salonunda düzenlenen etkinlikte Prof. Kavgacı, iklim sisteminin temel tanımlarından yola çıkarak biyolojik çeşitlilik, iklim değişikliği ve orman yangınları arasındaki ilişkiyi tüm yönleriyle ele aldı.

“İKLİM DEĞİŞİYOR VE BUNUN NEDENİ BİZİZ”
Konuşmasına iklim ve hava durumu arasındaki farkı aktararak başlayan Prof. Kavgacı, iklimin en az 30 yıllık hava olaylarının ortalamasıyla tanımlandığını vurguladı. Kavgacı, “Akdeniz iklimi bugün oluşmuş bir şey değil; uzun yılların sonucudur. Ancak son 100 yılda sıcak hava dalgaları, aşırı yağışlar, okyanus sıcaklıkları ve deniz seviyesindeki yükselme ciddi şekilde arttı. Bir şeyler normal gitmiyor ve bunun temel nedeni insan faaliyetleri” dedi.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: “TÜRLER YER DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA KALIYOR”
Kavgacı, ekosistemlerin hızla değişen iklim karşısında uyum çabasını şöyle anlattı:
“Bir türün hayatta kalabilmesi için genetik çeşitlilik çok önemlidir. Sıcaklıklar yükseldikçe türlerin yayılış alanları da yukarıya doğru kayıyor. Makinin ve kızılçamın yükseltileri artarken, üst kotlarda yaşayan sedir ve alpin çayırları gibi türlerin yaşam alanları daralıyor. Geri çekilecek yerleri kalmazsa bu türler yok olabilir.”

“AKDENİZ İKLİMİ VARSA YANGIN VARDIR”
Prof. Kavgacı, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nın dünyanın doğal yangın rejimine sahip beş bölgesinden biri olduğunu hatırlattı:
“Burada orman yangını olması kadar doğal bir şey yok. Yangınlar yıldırım, yanardağ ya da doğal süreçlerle de çıkabilir. Önemli olan yangınla yaşamayı öğrenmektir.”
KIZILÇAMIN YANGINA UYUMU: “SANDIĞIMIZDAN ÇOK DAHA DİRENÇLİ”
Toplumda sıkça “kolay yanan” olarak etiketlenen kızılçam ağaçlarının aslında yangına karşı evrimsel özelliklere sahip olduğunu söyleyen Kavgacı, kızılçam kozalaklarının yüksek sıcaklıkta açılarak tohum bıraktığını ve yangın sonrası ormanın kendini hızla yenileyebildiğini anlattı:
“Yangın sırasında ağacın tümü yanmaz. Kızılçam, binlerce yıldır yangınla yaşayarak kendini buna göre uyarlamıştır.”

“YANGIN REJİMİ DEĞİŞTİ, RİSK BÜYÜDÜ”
Son yıllarda yangınların sıklığı ve şiddetinin arttığına dikkat çeken Kavgacı, özellikle 2024 yılı istatistiklerinin alarm verdiğini belirtti:
500 hektarın üzerindeki büyük yangın sayısı normalde 5–10 seviyesindeyken, bu yıl 30’un üzerine çıktı. 100 hektarın üzerindeki yangın sayısı 60’ı aştı.Yangın sezonu hazirandan eylül sonuna kadar uzadı.
Kavgacı, yangınların sadece ormanı değil, iç içe geçmiş yerleşimleri de tehdit ettiğini belirterek, “Doğayla inatlaşmanın sonucu çok ağır olabilir. Yanlış yerleşimler yangını büyütüyor ve söndürme kapasitesini düşürüyor.” dedi.
“HELİKOPTER SAYISI ÇÖZÜM DEĞİL; YANGIN YERDE SÖNDÜRÜLÜR”
Yangın yönetiminde yalnızca hava araçlarına odaklanmanın yanlış olduğunu vurgulayan Kavgacı, 2021’de 35 olan hava aracı sayısının bugün 120’yi aşmasının tek başına yeterli olmadığını söyledi:
“Her yangın yerde başlar, yerde söndürülür. Dev yangınlarda uçak ve helikopterlerin etkisi sınırlıdır. Esas olan doğru ekipman, deneyimli ekip ve eğitimdir.”
Yangın sonrası yapılacak doğru restorasyon çalışmalarının, gelecekte daha dirençli ormanların kurulmasını sağlayacağını belirten Kavgacı, orman yangınlarının sadece kriz değil aynı zamanda doğru yönetildiğinde bir yenilenme fırsatı olduğunun altını çizdi.





