Bolu’nun doğusunda yer alan Mengen’in tarihi, Anadolu’nun en eski uygarlıklarından Hititlere kadar uzanıyor. Antik dönemlerde bölgenin ormanlarla çevrili yapısı, yerleşimlerin dağınık şekilde kurulmasına neden oldu. Roma ve Bizans dönemlerinde ise Mengen’in bulunduğu bölge, stratejik yollar üzerinde bulunmasa da kırsal bir yaşam alanı olarak önemini korudu.
Türklerin Anadolu’ya gelişinin ardından Mengen, özellikle Selçuklular döneminde Türkmen boylarının yerleştiği bir saha oldu. Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinde ise Bolu Sancağı’na bağlı bir yerleşim olarak kayıtlara geçti. Osmanlı döneminde Mengen’in en dikkat çekici özelliği, yöre halkının saraya aşçı yetiştirmesiyle ün kazanmasıydı. Bu gelenek, yüzyıllar boyunca devam ederek ilçenin adını gastronomiyle özdeş hale getirdi.
Cumhuriyet döneminde Bolu’ya bağlı ilçe statüsü kazanan Mengen, bugün Türkiye’nin en önemli aşçılık merkezlerinden biri olmasının yanı sıra doğal güzellikleriyle de biliniyor. Ormanları, yaylaları ve kültürel dokusuyla hem turistik hem de geleneksel bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor.
PEKİ, MENGEN İSMİ NEREDEN GELİYOR?
İlçenin ismine dair En yaygın kabul gören görüşe göre isimin kökeni bölgenin doğal zenginlikleriyle bağlantılı. Eski Türkçe’de ‘meng’ kelimesi ‘maden, cevher’ anlamına geliyor. Bu bağlamda ‘Mengen’, ‘madenlerin bulunduğu yer’ şeklinde yorumlanıyor. İlçenin çevresindeki dağlık alanlarda tarihte demir ve bakır madenlerinin bulunmuş olması, bu yorumu destekliyor.




