Aydın’ın batısında yer alan Söke ilçesi, tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanan köklü bir yerleşim alanıdır. Ege Denizi’ne yakın konumu ve Büyük Menderes Nehri'nin suladığı verimli topraklarıyla tarih boyunca tarım, ticaret ve kültürel etkileşim açısından stratejik bir merkez olarak öne çıktı. Antik çağda ‘Anaia’ adıyla bilinen bölge, ilk olarak Aioller ve İyonlar tarafından yerleşime açıldı. Ardından sırasıyla Lidya, Pers, Makedonya, Roma ve Bizans İmparatorluklarının hâkimiyetine giren Söke, özellikle Roma döneminde bir tarım merkezi olarak önem kazandı. Bizans sonrası Türklerin Anadolu’ya gelişiyle birlikte bölge, 11. yüzyıldan itibaren Türk akınlarına sahne oldu.

13. yüzyılda Menteşe Beyliği’nin egemenliğine giren Söke, 15. yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde tarım ve pamuk üretimiyle dikkat çeken ilçe, 19. yüzyılda Aydın Vilayeti'ne bağlı önemli bir kazaydı. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan işgaline uğrayan Söke, 6 Eylül 1922'de düşman işgalinden kurtarıldı. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte modernleşme sürecine giren ilçe, tarımda özellikle pamuk, zeytin ve buğday üretimiyle bölge ekonomisinde söz sahibi olmaya devam etti.

PEKİ, SÖKE İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Söke’nin isminin kökeniyle ilgili çeşitli rivayetler ve akademik görüşler bulunuyor. Antik çağda bölge, ‘Anaia’ olarak bilinirken bu ismin Bizans döneminde de kullanıldığı kaynaklarda yer alıyor. ‘Anaia’ isminin, zamanla halk arasında ‘Sokia’ ve ardından ‘Söke’ye dönüştüğü düşünülüyor. Bu dönüşüm, hem dilsel sadeleşmenin hem de farklı kültürlerin etkisinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Bazı araştırmacılar ise ‘Söke’ adının, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bölgeye yerleşen Türkmen topluluklarının konuşma diliyle biçimlendiğini öne sürüyor. Bu görüşe göre, yerli halkın telaffuz farklılıkları ve ağız özellikleri, Söke adının bugünkü halini almasında belirleyici oldu. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise ‘Söke’ adı resmî belgelerde yerleşti ve ilçe bu isimle anılmaya devam etti.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK