Antalya Yaşam Hastanesi’nden Uzman Psikolog Anıl Yıldız, sosyal medyayla iç içe büyüyen yeni neslin gelecekte hem çok güçlü hem de bazı yönleriyle oldukça kırılgan bir topluma dönüşebileceğini ifade etti. Yıldız, bu dönüşümün büyük ölçüde çocukların teknolojiyle nasıl tanıştırıldığına, ne şekilde yönlendirildiklerine ve hangi değerlerle büyütüldüklerine bağlı olduğunu vurguladı.

‘DİJİTAL BAĞLANTI GÜÇLÜ NESİLLER DOĞURABİLİR’
Olumlu bir senaryoda, sosyal medya sayesinde daha açık fikirli, dünyaya entegre ve farklı kültürlerle etkileşim içinde olan bireylerin yetişebileceğini söyleyen Yıldız, “Eğer çocuklar doğru kaynaklarla buluşur, sağlıklı bir dijital ortamda büyürse; bilgiye ulaşma becerileri artar, dünyayı merak eden ve kendini geliştirmeye açık bireyler haline gelirler. Bu da onları sadece pasif tüketiciler değil, araştıran, sorgulayan ve katkı sunan bireyler yapar” dedi.

218 202402281550051-1

‘KENDİNİ İFADE EDEN, GİRİŞİMCİ BİREYLER YETİŞİYOR’
Sosyal medya kullanımının çocukların küçük yaşta kendini ifade etme becerilerini geliştirebildiğine dikkat çeken Yıldız, “Çocuklar, dijital platformlar üzerinden içerik üretmeyi, fikirlerini paylaşmayı ve kendi seslerini duyurmayı öğreniyor. Bu süreçte özgüven kazanıyor, yaratıcı düşünmeyi öğreniyor ve ileride daha girişimci, yenilikçi bireyler olarak karşımıza çıkabiliyorlar. Bu da onları hem bireysel olarak güçlü hem de toplumsal katkı sunabilen insanlar haline getirebilir” şeklinde konuştu.

‘KONTROLSÜZLÜK KIRILGANLIK GETİREBİLİR’
Olumsuz bir tabloya da dikkat çeken Yıldız, “Sosyal medya ile erken yaşta tanışan çocuklar, yüz yüze iletişim kurmakta zorlanabilir, empati yeteneği zayıf bireyler haline gelebilir. Sürekli ekran karşısında büyüyen bir çocuk, sosyal ilişkilerde derinlik kurmakta zorlanabilir. Yüzeysel bağlantılar, zamanla yalnızlık duygusunu artırabilir ve bireyin duygusal bağ kurma becerilerini zayıflatabilir” dedi.

Dijital platformlarda beğeni ve takipçi gibi sayısal değerlerin öne çıkmasının da benlik gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine işaret eden Yıldız şu ifadelere yer verdi; “Beğenilme ve onay alma ihtiyacının sürekli hale gelmesi, bireyin iç sesini bastırmasına neden olabilir. Bu da zamanla kendine güvenmeyen, sürekli dış onay arayan bireylerin artmasına yol açabilir. Benlik algısı zayıflar, birey kendi değerini dış faktörlere göre ölçmeye başlar.”

Sosyal Medya (1)

ZAYIF BENLİK ALGISI RİSKİ
Dikkat dağınıklığı ve sabırsızlık sorunlarının yaygınlaşabileceğini vurgulayan Yıldız, “Sosyal medyada her şey çok hızlı akıyor. Bu hızlı tüketim alışkanlığı, çocukların uzun süreli dikkat gerektiren işlerde zorlanmasına neden olabilir. Derin düşünme becerisi körelir, uzun vadeli hedeflere ulaşmak için gereken sabır azalır” dedi.

FIRSAT MI, TEHDİT Mİ?
Yıldız, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bugünün çocukları, bilgiye açık, yaratıcı, dijital dünyayla bağlantılı bireyler olarak büyüyorlar. Ancak aynı zamanda, duygusal olarak daha kırılgan, kaygıya yatkın ve yıpranmaya açık bir yapıya da sahip olabilirler. Sosyal medya onların elinde güçlü bir fırsata da dönüşebilir, ciddi bir risk haline de gelebilir. Bu noktada belirleyici olan, çocukların bu dünyaya nasıl adım attıkları ve kimler tarafından nasıl yönlendirildikleridir.”

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA/ÖZEL HABER