Aile bütünlüğü Milo’nun en sevdiği ve en benimsediği kavramlar arasındaydı. Bayramlar, aile bütünlüğü adına vazgeçilmez bir imkan sunuyordu.

Bayram kahvaltılarımız, bizim ailede geleneksel bir hal almıştı. Her bayram sabah erkenden soframızı hazırlar ve öğleden sonraya kadar sürecek olan tatlı bir tebessümle beraber, keyifli sohbetlerimize başlardık.

Masamızda Milo’ya da yer vererek, onun sofra bezi ve tabağı ile birlikte bayram geleneğimizin en renkli 9 yılını geçirdik. Bizim bayram şekerimiz her daim Milo’nun bize bakan bir çift gözü olmuştu.

Ailemizin vazgeçilmez geleneği Milo ile ayrı bir keyif veriyordu. Bayramlaşma kavramına bile kendini dahil etmişti. Biz aile üyeleri ile bayramlaşırken o da kendi sırasını bekler, bayram harçlığı bile alıp mutlu olurdu.

Milo’nun ardından geçirdiğimiz bayramlar, şekerimiz eksik bir gelenek haline gelmişti. Aslında ondan önce de aynı şekilde kutladığımız bayramlar ondan sonra eski tadını bırakmamıştı…

Bunu atlamanın bir çözümü olarak Milo’nun fotoğrafını masamızdan eksik etmemeye başladık. Önümüz yine bayram… Bizim bayram soframız yine biraz buruk olacak elbette ama Milo’nun masadaki tabağı her zaman olduğu yerinde masanın yanında yerini alacak.

Sevdiklerimizi kaybetmemizin ardından burukluğunu yaşadığımız anları idare etmek, her koşulda kolay olmuyor. Fakat onları anarak varlıklarını yanımızda hissetmenin yolunu bulmak o kadar da zor değil aslında. Fiziksel varlıkları ile bizleri mutlu eden canlarımızın ardından, manevi varlıkları ile bizlerin yanında olduğunu kavradığımızda yas sürecini daha kolay atlatabiliyoruz.

Kabullenmek, her şeyin başında gelirken ben bu durumu pek kabullendiğimi söyleyemem. Bayram soframızda, Milo’nun varlığını hala hissederken Milo’nun gidişini kabul ettiğimi dile getiremem.

O yüzden bu bayramda da Milo’ya da yer verdiğimiz soframızın başında, bayram keyfimizi yaşarken, bu köşelerde sizlerle paylaştığım anılarımı bayram soframıza taşıyacağım.