Ege Denizi’ne kıyısı olan Aliağa, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir yerleşim merkezi. Antik çağda Aiolis bölgesinde yer alan Aliağa’nın yakın çevresinde, Kyme Antik Kenti başta olmak üzere Gryneion, Myrina ve Larisa gibi önemli antik yerleşimler bulunuyor. Bu durum, ilçenin tarihsel zenginliğini gözler önüne seriyor.
Osmanlı döneminde daha çok kırsal bir yapıya sahip olan bölge, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte gelişme göstermeye başladı ancak Aliağa'nın kaderi, 20. yüzyılın ikinci yarısında büyük bir dönüşüm geçirdi. 1960’lı yıllarda başlayan sanayileşme hamlesiyle birlikte Türkiye’nin en önemli ağır sanayi bölgelerinden biri hâline gelen Aliağa, özellikle rafineri, liman, enerji ve gemi söküm tesisleriyle ülke ekonomisinde stratejik bir rol üstlendi. 1982 yılında ilçe statüsüne kavuşan Aliağa, hem sanayi kenti kimliği hem de turizm ve kültürel değerleriyle dikkat çeken bir yerleşim hâline geldi. Günümüzde hem ekonomik hem de demografik olarak sürekli büyüyen Aliağa, Ege Bölgesi’nin dinamik merkezlerinden biri olmaya devam ediyor.
PEKİ, ALİAĞA İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Aliağa’nın ismi, tarihi bir kişiliğe dayanıyor. İlçeye adını veren kişi, 18. yüzyılda bölgede geniş topraklara sahip olan Karaosmanoğulları ailesinden Ali Ağa olarak biliniyor. Osmanlı döneminde hem ekonomik gücü hem de bölgedeki nüfuzuyla öne çıkan Ali Ağa, o dönemde bugünkü Aliağa topraklarında tarım ve hayvancılık faaliyetleri yürütüyordu. Yöre halkı, zamanla bu bölgeyi ‘Ali Ağa’nın yeri’ olarak anmaya başladı. Bu tanımlama zamanla sadeleşerek Aliağa ismine dönüştü ve yerleşim bu isimle resmiyet kazandı. Böylece Aliağa, sadece sanayisiyle değil, ismiyle de Osmanlı’dan günümüze uzanan tarihî bir iz taşıyor.




