Türkiye'nin en kalabalık beşinci ili olan Antalya, sadece merkeziyle değil, çevresindeki ilçeler ve kıyı şeridiyle de her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. Yılın büyük bölümünde güneşli havası, masmavi denizi ve binlerce yıllık geçmişe sahip tarihiyle öne çıkan şehir, her yaştan ve her zevkten gezgin için bir cazibe merkezi olma niteliği taşıyor.

Antalya’nın merkezinde yer alan Kaleiçi, dar sokakları, tarihi evleri ve otantik atmosferiyle adeta geçmişe yolculuk vadediyor. Roma İmparatoru Hadrianus adına yapılan Hadrian Kapısı, şehrin en önemli tarihi simgelerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Kaleiçi’ne girişte karşılaşılan bu anıtsal yapı, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline gelmiş durumda.

Merkezde yer alan Antalya Arkeoloji Müzesi, tarih meraklılarını cezbediyor. Paleolitik çağlardan Osmanlı dönemine kadar uzanan eserlerin sergilendiği müze, yaklaşık 30 bin metrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük müzelerinden biri konumunda. Yine merkezde bulunan ve MS 2. yüzyıla tarihlenen Hıdırlık Kulesi ile Selçuklu mimarisinin önemli örneklerinden biri olan Yivliminare Cami de kültürel duraklar arasında yer alıyor.

DOĞANIN SUNDUĞU GÜZELLİKLER
Yazın sıcak günlerinde serin bir mola arayanlar için Antalya’daki şelaleler tam anlamıyla birer kaçış noktası. Kent merkezine sadece 10 km uzaklıkta yer alan Düden Şelalesi, ahşap yürüyüş yolları ve seyir teraslarıyla doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal. Merkeze 22 km mesafedeki Kurşunlu Şelalesi ise 18 metreden dökülen sularıyla görsel bir şölen sunuyor.

Antalya’nın doğusundaki Manavgat ilçesinde yer alan Manavgat Şelalesi, alçak yapısı ve köpük köpük akan sularıyla ziyaretçilerine farklı bir deneyim yaşatıyor. Bununla birlikte daha az bilinen ancak doğaseverler için keşfedilmeyi bekleyen yerler arasında Değirmendere ve Sapadere şelaleleri de dikkat çekiyor.

ANTALYA’NIN SAKLI KOYLARI
Antalya'nın kıyı şeridi boyunca uzanan plajlar ve koylar, doğayla baş başa bir deniz keyfi sunuyor. Lara, Konyaaltı, İncekum ve Evrenseki halk plajları, kolay ulaşımı ve geniş imkanlarıyla öne çıkarken, Olimpos, Adrasan, Korsan Koyu, Phaselis ve Kaputaş gibi daha doğal ve sessiz alanlar keşif rotaları arasında başı çekiyor. Özellikle turkuaz rengiyle ünlü Kaputaş Plajı, adeta bir kartpostalı andıran görüntüsüyle hem dinlenmek hem de fotoğraf çekmek isteyenlerin gözdesi.

Kaş ilçesinde bulunan Hidayet Koyu ve Kekova civarındaki batık şehir de deniz tutkunları için ideal yerler. Tekne turlarıyla ulaşılabilen Suluada ise ‘Türkiye’nin Maldivleri’ olarak adlandırılıyor ve berraklığıyla dikkat çekiyor.

ANTİK KENTLERLE ZAMANIN İZİNDE YOLCULUK
Tarihe tanıklık etmek isteyenler için Antalya tam anlamıyla bir açık hava müzesi. Kumluca’da bulunan Olympos Antik Kenti, Helenistik Dönemden kalma kalıntıları ve doğayla iç içe konumuyla dikkat çekiyor. Yine Serik ilçesindeki Aspendos Antik Tiyatrosu, akustiğiyle dünya çapında tanınan bir yapı.

Demre’deki Myra Antik Kenti, Likya dönemine ait kaya mezarları ve Roma tiyatrosuyla tarih meraklılarını bekliyor. Side, Perge ve Patara antik kentleri de Roma ve Helenistik dönemden kalma yapılarıyla Antalya’nın tarihî zenginliğini gözler önüne seriyor. Özellikle Patara, aynı zamanda Caretta Carettaların da yumurtlama alanı olması dolayısıyla ekolojik açıdan da büyük önem taşıyor.

KÜLTÜR VE SANAT MERAKLILARINA ALTERNATİF ROTALAR
Antalya, kültürel geziler yapmak isteyenler için sadece antik kentlerle sınırlı değil. 2011 yılında açılan Antalya Oyuncak Müzesi, nostaljik oyuncak koleksiyonuyla hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap ediyor. Damlataş Mağarası ise sarkıt ve dikitleriyle doğanın milyonlarca yılda oluşturduğu eşsiz bir sanat eseri gibi ziyaretçilerini büyülüyor.

ANTALYA, TATİLDE HERKESE HİTAP EDİYOR
Yaz sezonunun başlamasıyla birlikte Antalya, günübirlik tatilciler ve uzun süreli konaklamalar için ideal bir yer haline gelmiş durumda. Denizi, güneşi, doğası ve tarihiyle dört mevsim boyunca cazibesini koruyan şehir, 2025 yazında da tatilcilerin ilk tercihlerinden biri olacak gibi görünüyor.

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA