Jeofizik Odası Antalya Şube Başkanı Yüksel Karaman, Antalya’da mevsimsel yağış düzensizliği, plansız kentleşme ve su kaynakları üzerindeki baskılara ilişkin kapsamlı uyarılarda bulundu. Karaman, afet risklerinin artık bilindiğini belirterek, çözümün bilimsel ve bütüncül planlamadan geçtiğini söyledi.

‘SEL VE TAŞKIN RİSKİ BİLİNEN BİR GERÇEK’
Antalya’da bazı bölgelerde yağışın mevsimsel olarak ciddi oranda düştüğünü, ancak bu alanların aynı zamanda sel ve taşkın riski taşıdığını vurgulayan Karaman, “Antalya Bölgesi’nde mevsimsel olarak yağışın çok düştüğü alanlar bulunuyor. Ancak bu bölgeler aynı zamanda sel ve taşkınların yaşandığı yerler. Günümüzde plansız kentleşme nedeniyle dere kenarlarına yapılan binalar ortada. Evleri su basıyor, insanlar mağdur oluyor, can kayıpları yaşanıyor. Bu tablo artık herkes tarafından biliniyor” dedi.

Baskan Karaman-1

‘AFET OLDUKTAN SONRA YARA SARMAK ÇÖZÜM DEĞİL’
Afetlere müdahalenin yaşandıktan sonra yapılmasının yeterli olmadığını ifade eden Karaman, “Biz hâlâ afet olduktan sonra ölümün, acının ve yaraların sonuçlarıyla uğraşıyoruz. Oysa artık afet riskini önceden gözeten bir anlayışla planlama yapılmalı, yaşam alanları buna göre oluşturulmalı. Bilim, akıl ve fen doğrultusunda hareket etmezsek sonuç yine hüsran, yine acı ve yine yara sarmak olur” diye konuştu.

‘BU ALANLAR ANTALYA’NIN SU KAYNAKLARINI BESLİYOR’
Söz konusu bölgelerin Antalya’nın su varlığı açısından hayati önemde olduğuna dikkat çeken Karaman, “Bu alanlar Antalya’nın su kaynaklarını besleyen bölgeler. Suyu üreten doğadır. Ancak bu bölgelerde yapılaşma ve kirlilik olgusu artarsa, ileride su kaynaklarımız çok daha büyük bir tehdit altına girecek. Deniz sahilini besleyen alüvyon, kum ve çakıllar da bu alanlardan geliyor. Doğa ile deniz arasındaki bu doğal beslenme döngüsü yok olma riskiyle karşı karşıya kalır” ifadelerini kullandı.

‘KUM-ÇAKIL OCAKLARI VE YAPILAŞMA BÜYÜK RİSK’
Su kaynakları üzerinde yapılan faaliyetlerin ciddi riskler barındırdığını vurgulayan Karaman, “Su kaynaklarının bulunduğu alanların üzerine hem kum-çakıl ocağı açmak hem de bina yapmak son derece sıkıntılı bir durumdur. Bu faaliyetler suların doğal akış yönlerini değiştiriyor. Peki selin gelip taşkın sahası içinde kalmayacağının, evleri ve yaşam alanlarını basmayacağının garantisi var mı?” dedi.

‘BURALAR DSİ’NİN KORUMA ALANI’
Bu bölgelerin resmi olarak koruma altında olduğuna işaret eden Karaman, “Bu alanlar Devlet Su İşleri tarafından belirlenmiş koruma alanları içinde yer alıyor. Bu projeler yapılırken fizibilite çalışmaları gerçekleştirilmiyor mu, bilimsel raporlar dikkate alınmıyor mu?” diye sordu.

C83799B4 7De1 4Ecc 99B0 2A9216581B4C

‘KURAKLIK KAPIDA, YARINI DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ’
Antalya’nın hızla göç alan bir kent olduğuna dikkat çeken Karaman, gelecek yıllara ilişkin ciddi bir uyarıda bulunarak, “Antalya hızlı gelişen ve yoğun göç alan bir bölge. Yarın temiz suyu nereden bulacağız? Önümüzdeki 10 yıl içinde kuraklık gerçeğiyle karşı karşıya kalmamız çok olası” dedi.

‘ÇÖZÜM BİLİMSEL VE JEOFİZİK PLANLAMADA’
Sorunların çözülebilir olduğunu vurgulayan Karaman, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu projeler doğru şekilde değerlendirilip planlaması yapılırsa, jeolojik ve jeofizik plana esas bilimsel çalışmalarla uygun alanlar belirlenir ve sorunlar çözülebilir. Hayattaki en hakiki mürşit bilimdir. Rantı değil bilimi tercih ederek, doğayla uyumlu ve sürdürülebilir projeler üretmek mümkündür. Doğamızı öldürmeyelim” diye konuştu.

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA/ÖZEL HABER