Antalya mutfağında özel bir yere sahip olan zerde, sadece bir tatlı değil; aynı zamanda kültürel bir simge, geleneksel bir miras. Özellikle Döşemealtı ve çevresindeki köylerde yaz aylarında yapılan düğünlerde yemeğin finali zerdeyle taçlandırılıyor. Büyük kazanlarda pişirilen bu göz alıcı tatlı, hem misafirlerin damağında hem de belleğinde iz bırakıyor.
Zerdeyi diğer tatlılardan ayıran en belirgin özelliği, hiç kuşkusuz kendine has o sarı rengi. Rengini zerdeçal ya da bazı tariflerde kullanılan safrandan alan tatlı, ismini de Farsçada ‘sarı’ anlamına gelen ‘zerd’ kelimesinden alıyor. Ana malzemeleri su, pirinç ve şeker olsa da içine katılan gül suyu, kuş üzümü ve çam fıstığıyla gerçek bir şölene dönüşüyor.
Soğuk servis edilen zerde, ferahlatıcı yapısıyla özellikle sıcak yaz günlerinde tercih edilen hafif bir tatlı olarak öne çıkıyor.
Osmanlı saray mutfağından günümüze uzanan bu zengin gelenek, Antalya’da hâlâ canlılığını koruyor. Her kaşığında tarih, her lokmasında nostalji barındıran zerde, yaz mevsiminin gelişiyle birlikte yeniden hayatımıza renk katıyor.
Antalya’da ‘zerde’ zamanı
Yazın gelişiyle birlikte Antalya’da sofralara altın sarısı bir lezzet hâkim olmaya başladı. Şehrin köklü tatlılarından biri olan zerde, özellikle düğün, sünnet gibi kutlama sofralarında yeniden başrolü kaptı
Muhabir: Özlem Soydan
Yorumlar





