Kocaeli Dilovası’nda bir parfüm fabrikasında çıkan yangında, hepsi kadın olmak üzere 6 işçi hayatını kaybetmişti. Hayatını kaybedenler arasında henüz 18 yaşını doldurmamış iki kız çocuğunun da olduğu öğrenildi. Konu ile ilgili dikkat çeken bir tepki, Eğitim Sen Antalya Şubesi’nden geldi. Şube Kadın Sekreteri Özlem Yavuz, yaşananların ihmal ve hırstan kaynaklandığını ifade ederek sorumluların cezalandırılmasını istedi.
DÜZENİN SONUCU
Yavuz, “Altı kadın işçi, aralarında daha çocuk olan 16 yaşındaki Cansu Esatoğlu, 17 yaşındaki Nisa Taşdemir ve 18 yaşındaki Tuba Taşdemir’in de olduğu kadınlar, yanarak iş cinayetlerine kurban gittiler. Gencecik kız çocukları, hayatlarının baharında, bir avuç parfüm şişesinin, bir patronun kâr hırsının, bir devletin denetimsizliğinin, bir toplumun suskunluğunun içinde kül oldular. Bu bir kaza değil; kadın emeğini hiçe sayan, çocukları fabrikalara süren, yoksulluğu kader diye dayatan düzenin sonucudur” dedi.
‘OKULLARDA OLMALARI GEREKİRDİ’
“Kadınların ve çocukların yaşamını feda eden, kâr hırsıyla çalışan bir sistemin adıdır” diyen Yavuz, “Bu bir kaza değil, göz göre göre işlenen, alınmayan önlemlerin, yapılmayan denetimlerin sonucunda işlenmiş bir cinayettir. Bu bir kaza değil, yangın tüpü dahi olmayan, tek çıkışı bulunan yerlerde çalıştırılarak işlenmiş insanlık suçudur. Olayın ardından ortaya çıkan gerçekler bir kez daha içimizi yaktı. Fabrika, daha önce CİMER’e ‘çocuk işçi çalıştırıyor, iş güvenliği yok, kayıt dışı çalıştırma var’ diye şikayet edilmesine rağmen bu uyarılar kulak ardı edilmiş. Çocuklar fabrikalarda değil, okullarda olmalı! Bu kız çocuklarının olması gereken yer fabrika değil, okul sıralarıydı” diye konuştu.
SORUMLULARI GÖREVE ÇAĞIRDI
Özlem Yavuz, “Onların geleceğini korumakla yükümlü olan devlet, onları yoksulluğa, güvencesizliğe ve ölüme terk etti. Bu ülkenin eğitim sistemi, her çocuğa kamusal, eşit ve nitelikli eğitim hakkı sunmak yerine milyonlarca yoksul çocuğu erken yaşta işçiliğe, istismara ve sömürüye sürüklüyor. Çocuk işçiliği kanıksanmış, devletin gözü önünde çıraklık ve MESEM’ler yoluyla meşrulaşmış durumda. Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve tüm sorumluları derhal göreve çağırıyoruz! Çocuk yaşta çalıştırılan her bir kız çocuğu, bu ülkenin eğitim politikalarının ve sosyal adalet anlayışının iflasının göstergesidir. Okuldan koparılan her çocuk, işyerlerinde, tarlalarda, merdiven altı atölyelerde yaşamını yitiriyor. Eğitim hakkını korumak, çocukları emek sömürüsünden korumaktır” dedi.
BAKANLIĞA SORDU
Özlem Yavuz, “Milli Eğitim Bakanlığı’na soruyoruz; Cansu, Nisa ve Tuba neden okulda değildi? Bu çocuklar hangi sistemin, hangi yoksulluğun, hangi ihmalin sonucunda fabrikada can verdi? Kaç çocuk bugün hâlâ okulu bırakıp çalışmak zorunda kalıyor? Kaç kız çocuğu ‘iş öğreniyor’ denilerek sömürüye teslim ediliyor? Cezasızlık kadın cinayetlerini ve iş cinayetlerini büyütüyor. Bu ülke her yıl yüzlerce iş cinayetine tanık oluyor. Kadınlar, çocuklar, gençler… Hepsi ‘kaza’ denilen sistematik cinayetlerin kurbanı oluyor. Sorumlular korunuyor, denetimsizlik sürüyor, cezasızlık büyüyor. Cezasızlık, yeni cinayetlerin davetiyesi oluyor” diye konuştu.
İŞ CİNAYETLERİ KADER DEĞİLDİR
Özlem Yavuz sözlerini, “Biz Eğitim Sen’li kadınlar, kadınlar ve çocuklar için adalet istiyoruz. Kadınların ve çocukların yaşam hakkını hiçe sayan bu düzene, çocuk işçiliğini meşrulaştıran yoksulluk politikalarına, iş cinayetlerini ‘kader’ diye açıklayan zihniyete karşı mücadele edeceğiz ve hesabını soracağız. Cansu’nun, Nisa’nın, Tuğba’nın, Esma’nın, Şengül’ün, Hanım’ın isimlerini unutturmayacağız. Bu düzenin sessizliğine sessiz kalmayacağız. Kadınların ve çocukların yaşam hakkını savunmak, bizim sendikal ve insani sorumluluğumuzdur. Çocuklar ölürken, kadınlar yanarken, eğitimden, adaletten, eşitlikten söz edilemez. Yanan sadece bir fabrika değildir, bu ülkenin vicdanıdır” ifadeleri ile sonlandırdı




