CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar, Antalya’nın birçok ilçesinde madencilik faaliyetlerinin ve yeni ocak izinlerinin doğaya zarar verdiğini belirtti. Coşar, Gündoğmuş, Kaş, Demre, Finike, Konyaaltı, Akseki ve Alanya ilçelerinde taş, mermer ve maden ocaklarının tehdit oluşturduğunu söyledi.
MANAVGAT OYMAPINAR BÖLGESİNE GES PROJELERİ PLANLANIYOR
Antalya’nın gelecekteki en önemli su kaynaklarından biri olan Manavgat Oymapınar bölgesine de güneş enerjisi santralleri (GES) kurulmak istendiğini ifade eden Coşar, “Ormanlarımızın ve doğal alanlarımızın içinde, dağlarımızın yüzeyi delik deşik edilerek sürdürülen madencilik faaliyetleri, hem yer altı hem de yer üstü su kaynaklarımızı ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu faaliyetler, ekosistemi tahrip ederek bölgedeki su döngüsünü bozmakta, halkımızın günlük yaşamında hayati öneme sahip olan su kaynaklarını geri dönüşü zor bir şekilde kirletmektedir. Bölge halkının yoğun itirazlarına rağmen devam eden bu doğa katliamı, sadece çevreyi değil, aynı zamanda insanların sağlığını ve gelecek nesillerin yaşam alanlarını da tehdit etmektedir. Doğayı kirleten, su kaynaklarını tüketen, yaşamı bitiren bu talan ve rant odaklı madencilik anlayışı ile ne yazık ki iklim krizinin etkilerinden kurtulmamız mümkün değildir” dedi.
İKTİDARA İKLİM KRİZİ ELEŞTİRİSİ
İktidarın iklim krizine karşı etkin bir mücadele yürütmediğini vurgulayan Coşar şu ifadelere yer verdi; “Zeytinlik alanlarımızı maden şirketlerine peşkeş çeken, ormanlarımızı ise rant projelerine kurban eden mevcut yönetim anlayışı, doğal kaynaklarımızı korumaktan çok uzak bir noktadadır. Şimdi ise iklim krizini çözmek yerine, iklimi ‘karbon piyasası’ adı altında piyasa koşullarına tabi tutarak, adeta ticari bir meta haline getirmeye çalışmaktadırlar. Bu yaklaşım, iklim krizinin gerçek nedenlerine çözüm getirmekten ziyade, sorunu daha karmaşık ve belirsiz hale getirmekte, çevresel adaleti ve sürdürülebilirliği göz ardı etmektedir. Toprağı, suyu ve havayı kirleten, ekosistem dengesini bozan ve iklim krizini derinleştirecek olan bu adaletsiz ve yanıltıcı ‘İklim Kanunu’ teklifine kesinlikle karşıyız.”
GERÇEK BİR İKLİM KANUNU İÇİN ÇAĞRI
Coşar, sözlerini şöyle sonlandırdı; “Sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin, bilim insanlarının ve halkın katkılarıyla hazırlanacak, doğayı ve yaşamı koruyan gerçek anlamda etkili, adil ve uygulanabilir bir İklim Kanunu’nu bu Meclis’te hep birlikte çıkarabiliriz. Doğamızı, havamızı, toprağımızı koruyan, iklim krizine karşı güçlü önlemler alan ve sürdürülebilir kalkınmayı esas alan bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Bizler de halkımızın ve doğanın yanında olarak, sadece sermayeyi koruyan değil, doğa ve insan odaklı bir yönetim anlayışını birlikte inşa edeceğiz.”