Henüz 7 yaşındayken babası Nuri Uzun’un yanında mesleğe adım atan Mehmet Uzun, yorgancılığın tüm inceliklerini ondan öğrenmiş. Babasının Antalya halkını hurçla tanıştıran ilk esnaflardan biri olduğunu gururla anlatıyor. O dönemlerde çeyizlerin vazgeçilmezi olan el yapımı yorganlar, yastıklar ve yataklar bugün neredeyse unutulmuş durumda.

Whatsapp Image 2025 07 01 At 10.49.40
BİR ZAMANLAR KAPISINDA KUYRUK VARDI
Eskiden siparişlere yetişemediklerini dile getiren Uzun, günümüzde ise insanların fiyatları yüksek bulduğunu ve siparişlerin neredeyse tamamen azaldığını belirtiyor. Hatta dükkanındaki dikim tablasını evine taşıdığını, ara sıra gelen özel siparişleri artık evinde diktiğini söylüyor. Özellikle bel fıtığı gibi sağlık sorunları yaşayan müşterileri için pamuk dolgu ortopedik yataklar hazırladığını anlatıyor.
"HAZIR ÜRÜNLER SAĞLIĞI BOZUYOR”
Fabrikasyon ürünlerin zamanla ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını ifade eden Mehmet Uzun, eski doğal malzemelerin; pamuk ve yünün sağlığa iyi geldiğini vurguluyor. Hazır ürünlerden memnun kalmayan birçok kişinin tekrar kendisine başvurduğunu, şifa arayanların geleneksel üretime yöneldiğini belirtiyor.

Whatsapp Image 2025 07 01 At 10.48.53
"ESKİDEN 30 YIL KULLANILIRDI, ŞİMDİ ÜRÜN ESKİMİYOR DİYE ŞİKAYET EDİLİYOR”
Tüketim alışkanlıklarının değiştiğini, özellikle genç neslin el yapımı ürünlere ilgi göstermediğini dile getiren Uzun, "Eskiden insanlar bir perde diktirir 30 yıl kullanırdı, şimdi ise ürün eskimiyor diye şikâyet ediyorlar" diyerek günümüz tüketici anlayışına sitem ediyor.
YALNIZCA YORGAN DEĞİL, ARTIK HERŞEY DİKİYOR
Mesleğini sürdürebilmek için ürün çeşitliliğini artırmak zorunda kalan Uzun, artık sandalye minderi, perde, havlu ve nevresim… Müşteri ne isterse ihtiyacı karşılamaya çalışıyor. Böylece dükkanına gelen hiçbir müşteriyi geri çevirmeden ayakta kalmaya çalışıyor.

Whatsapp Image 2025 07 01 At 10.49.07
'ÇOCUKLARIMI BU MESLEĞE BULAŞTIRMADIM'
Yıllarca dükkanının gelirleriyle üç çocuğunu okuttuğunu söyleyen Mehmet Uzun, mesleğin geleceği olmadığı için çocuklarını bu işe yönlendirmediğini belirtiyor. Çırak yetişmediğini, yeni neslin bu tür işlere ilgisiz olduğunu üzülerek ifade ediyor.
Mehmet Uzun’un hikâyesi, yalnızca bir meslek dalının değil, bir yaşam biçiminin de yok oluşuna tanıklık ediyor. Yorgancılık artık sadece nostaljik bir zanaat değil; aynı zamanda sabrın, emeğin ve direnmenin sembolü olarak varlığını sürdürmeye çalışıyor.

Muhabir: SELİM ÇELİK/ÖZEL HABER