Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin (DOB) geleneksel Müze Konserleri kapsamında düzenlenen etkinlik, Suna İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi’nde gerçekleşti. Antalya DOB sanatçısı Senem Çine, arp performansıyla izleyicileri büyülerken, konser aynı zamanda bir sanat buluşmasına dönüştü.

ARP VE HEYKEL ARASINDA KURULAN BAĞ
Konserin açılış konuşmasını yapan Senem Çine, sahnede yer alan ve arp formunu andıran mermer heykele dikkat çekerek, bu konserin bilinçli bir birliktelik üzerine kurulduğunu vurguladı. Çine, heykeltıraş Melike Vergili ile fikir birliği yaptıklarını belirterek, “Bugün gördüğünüz heykel ile benim enstrümanım arasında güçlü bir bağ var. Heykelin arpla özdeştiğini düşündüğüm için bu konseri birlikte kurguladık,” dedi.
Heykelin hikayesini anlatan Melike Vergili ise eserinin 2024 yılında mermerden yapıldığını belirterek şunları söyledi:
“Heykelin bir yüzü insanın destek beklentisiyle şekillenen katı fikirlerini temsil ederken, diğer yüzü insan bedeninin esnek, organik ve değişken yapısını yansıtıyor. Katı fikirlere sahip bir kadının yaşadığı ikilemi ve var olma halini izleyiciye düşündürmeyi amaçladım. Heykelin arpa benzemesi ve konserin temasının kadın olması, bu birlikteliği tamamlayıcı kıldı.”

BEETHOVEN’DAN ‘DİVANE AŞIK GİBİ’YE
Beethoven eserleriyle başlayan konser, ‘İnci Avcıları Operası’ndan “Nadir’in Aryası” ile devam etti. Senem Çine, her eser öncesinde seçtiği parçaların hikayelerini ve müzikal formlarını izleyicilerle paylaşarak dinleyicilere rehberlik etti.
Konser, “Ruhların Dansı” aryasıyla sona ererken, izleyicilerden gelen yoğun istek üzerine “Divane Aşık Gibi” eseri ikinci kez çalındı. Sanatçı, performansının ardından uzun süre alkışlandı.
“BU KONSER KADINI ANLATIYORDU”
Konser sonrası konuşan Senem Çine, müzik yolculuğunu ve konserin çıkış noktasını şu sözlerle anlattı:
“İzmir doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunuyum. Henüz öğrenciyken, 19 yaşında Antalya Devlet Opera ve Balesi’ne geldim ve yaklaşık 22 yıldır burada profesyonel müzik hayatımı sürdürüyorum. Hem solo performanslarım hem de orkestral çalışmalarım ve kendi bestelerim var. Bugünkü konser kadını anlatan bir konserdi. Özellikle kadın temalı bestecileri ve eserleri seçtim. Bazı müzik formları bana kadını çağrıştırdı. Araştırdıkça bu alanda ne kadar çok eser olduğunu fark ettim.”
Heykelle kurulan iş birliğinin de doğal bir süreçte geliştiğini belirten Çine, “Melike yakın arkadaşım. Heykelin hikayesini dinlediğimde, konserimle bunu birleştirme fikri doğdu. Sadece müzik değil, görsel bir bütünlük de sunmak istedik. Seyirciyle güçlü bir bağ kurduğumuzu düşünüyorum,” dedi.

BİR SANAT BULUŞMASI
Heykeltıraş Melike Vergili ise sanat pratiğini multidisipliner olarak tanımladığını belirterek, “Antalya’da büyüdüm, Akdeniz Üniversitesi Heykel Bölümü mezunuyum. Bu eser benim ilk mermer heykelim. Başlangıçta arp yapmak gibi bir niyetim yoktu; soyut bir insan formu ve bir duyguyu anlatmak istedim. Ancak ortaya çıktıktan sonra birçok kişi heykelin arpa benzediğini söyledi. Senem’in müziğiyle örtüşünce bu buluşma kendiliğinden oluştu,” ifadelerini kullandı.
Müzik ve heykelin aynı sahnede buluştuğu konser, izleyicilere disiplinler arası sanatın etkileyici bir örneğini sundu.





