İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan Çatalca, tarih boyunca stratejik konumuyla dikkat çekti. Bölgedeki ilk yerleşim izlerine Traklar döneminde rastlanırken, ilçe daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun önemli savunma noktalarından biri haline geldi. Bu dönemde ‘Metra’ adıyla anılan yerleşim, İstanbul’u batıdan koruyan bir garnizon olarak yapılandırıldı. 1453’te İstanbul’un fethiyle Osmanlı topraklarına katılan Çatalca, askeri konumunu sürdürürken aynı zamanda tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle de öne çıktı. Verimli topraklarıyla dikkat çeken ilçe, İstanbul’un gıda ihtiyacına önemli katkılar sağladı. Osmanlı döneminden kalma camiler, hanlar, çeşmeler ve tarihi köy dokuları bugün hâlâ ilçenin geçmişine ışık tutuyor.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte kırsal yapısını büyük ölçüde koruyan Çatalca, zamanla modern kentleşme adımları da attı. Eğitim, sağlık ve ulaşım alanlarında gelişme gösteren ilçe, İstanbul’a olan yakınlığı sayesinde hem kırsal yaşamı hem de kent yaşamını bir arada sunan nadir bölgelerden biri haline geldi. Bugün hem tarihî dokusu hem de doğal güzellikleriyle öne çıkan Çatalca, kültür turizmi açısından da önemli bir potansiyele sahip. İnceğiz Mağaraları, tarihi camiler, Osmanlı dönemine ait çeşmeler ve Karadeniz kıyısındaki sahil köyleri, ilçeye gelen ziyaretçilere geçmişle iç içe bir deneyim sunuyor.

PEKİ, ÇATALCA İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Çatalca’nın adıyla ilgili çeşitli görüşler bulunuyor. Uzmanlara göre ilçenin adı, bölgenin fiziki yapısından esinlenerek verilmiş olabilir. Eski Türkçede ‘çatal’ kelimesi ikiye ayrılan, çatallanmış anlamına gelirken; ‘ca’ takısı ise yer bildiren bir ek olarak değerlendirilir. Bu bağlamda ‘Çatalca’, coğrafi olarak birbirine bağlanan vadiler, dere yatakları ya da yolların kesiştiği bir alanı ifade ediyor olabilir. Bir başka görüş ise Çatalca adının, bölgenin Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra verildiği yönünde. Osmanlı döneminde bölgedeki yerleşimlerin adları sıklıkla bölgenin coğrafyasına ya da çevresel özelliklerine göre belirleniyordu. Bu çerçevede, bölgenin çatallaşan yolları veya vadileri nedeniyle bu ismin tercih edilmiş olabileceği ifade ediliyor. Arşiv kayıtlarında ‘Çatalca’ ismine ilk kez Osmanlı tahrir defterlerinde rastlanıyor. 16. yüzyıla ait belgelerde, bölge ‘Çatalca Kazası’ olarak anılıyor. Bu da ismin, fetihten sonra yerleşik hale geldiğini ve resmi kayıtlara geçtiğini gösteriyor.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK