23 Ekim 2011’de Van ve çevresinde meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki deprem, Türkiye’nin yakın tarihindeki en yıkıcı depremlerden biri olarak hafızalara kazındı. Ardından 9 Kasım 2011’de yaşanan 5,6 büyüklüğündeki artçı sarsıntıyla birlikte toplam 644 kişi hayatını kaybetmişti. Depremin üzerinden tam 14 yıl geçerken gelecek için alınması gereken önlemler bir kez daha gündeme geldi
23 Ekim 2011’de Van ve çevresinde meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki deprem, 644 kişinin yaşamını yitirmesine yol açmıştı. Depremin 14. yıl dönümünde Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Yüksel Karaman, binaların sağlamlığı, zemin etütleri ve bilimsel denetimlerin önemine dikkat çekerek, “Deprem öldürmez, çürük binalar öldürür” uyarısında bulundu. Karaman, riskleri azaltmanın yolunun bilim, akıl ve eğitimden geçtiğini vurguladı.
‘ÖLENLERE RAHMET, KALANLARA SAĞLIK VE HUZUR DİLEYELİM’
Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Yüksel Karaman, deprem yıl dönümünde yaptığı açıklamada, 23 Ekim 2011’de yaşanan 7,2 büyüklüğündeki sarsıntının Van çevresinde büyük hasar ve yıkıma yol açtığını hatırlattı. Karaman, “14 yıl önce 25 saniye süren, büyüklüğü 7,2 olan deprem Van cephesinde büyük yıkım ve acıya sebep oldu. Bu yıl dönümünde ölenlere rahmet, geride kalanlara ise sağlık, huzur ve selamet içinde bir yaşam diliyorum. Depremler, sadece geçmişteki kayıplarımızı hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda geleceğe nasıl hazırlanacağımız konusunda da toplumlara önemli mesajlar verir” ifadelerini kullandı.
‘DEPREMDEN KAÇIŞ YOK’
Deprem gerçeğinin ihmal edilemeyeceğini vurgulayan Karaman, “Afetlerin kaynağı risk, riskin adı ise depremdir. Bu nedenle riskleri azaltmanın yolu bilim, fen ve aklı takip etmekten geçer. Bilimden uzaklaşırsak, sonuçları acı ve yıkım şeklinde karşımıza çıkar. Türkiye, fay hatlarıyla çevrili bir ülke ve coğrafi olarak levhalarla sınırlandırılmış jeopolitik bir konumda bulunuyor. Bu nedenle burada ‘fay yok’ diyemeyiz. Depremden kaçamayız. Depremler, insanların küçük yaşlardan itibaren farkına varması gereken gerçeklerdir. Eğer okullarda ve eğitim sisteminde deprem bilinci küçük yaşlardan itibaren öğretilirse, gelecekte kayıpları en aza indirmek mümkün olur” dedi.
‘İMAR BARIŞI VE FAY YASASI BİLİMLE BAĞDAŞMAZ’
Yapı güvenliği ve denetim konusuna dikkat çeken Karaman, “İmar barışı veya fay yasası gibi teklifler bilimle bağdaşmaz. Bir binanın en sağlam sigortası, onun yeterli mühendislik hizmeti almasıdır. Zemin etütleri yapılmalı, denetimler meslek disiplini çerçevesinde jeoloji ve jeofizik mühendisleri tarafından yürütülmelidir. Bu sayede sağlıklı yapılar üretilebilir ve yıkım sonrası yaralar minimuma indirilebilir” diye konuştu.

Ev alırken dikkat edilmesi gerekenleri de sıralayan Karaman, “Ev alırken sadece manzaraya bakmak yeterli değildir. Zemine uygun temel tipi, tasarım ve zemin iyileştirme çalışmaları yapılmış mı, bunlara bakmak gerekir. Yaşadığımız binaların güvenli olup olmadığını belirlemek için jeofizik mühendisleri ve inşaat mühendisleri birlikte ‘yapı jeofiziği çalışması’ yapabilir. Bu çalışma sayesinde kolon ve kirişlerdeki demir ve beton kalınlığı, derinliği, korozyon ve paslanma durumu tespit edilir. Binanın röntgeni çekilmiş olur, olası riskler önceden görünür hale gelir” dedi.
‘DEPREM DEĞİL, ÇÜRÜK BİNALAR ÖLDÜRÜR’
Karaman açıklamalarını şöyle tamamladı: “Deprem öldürmez, çürük binalar öldürür. Afet değil, tedbirsizlik yıkar. Riskten uzak olmanın yolu bilim, akıl ve eğitimdir. Hayatta en hakiki mürşit bilimdir. Belediyelerde ve kamu kurumlarında afet müdürlük birimleri kurulmalı, bilimsel denetimler ve zemin etütleri sürekli yapılmalıdır. Artık bunları uygularsak, hem depremden korunmuş hem de huzur ve güven içinde yaşayabiliriz.”




