Artan ekonomik belirsizlik, işsizlik oranlarındaki yükseliş ve çalışma hayatındaki rekabet, çalışanların stres düzeyini giderek artırıyor. Uzmanlar, iş-yaşam dengesinin bozulmasının ve işten atılma korkusunun çalışma verimliliğini düşürdüğünü, çalışanlarda tükenmişlikten özgüven kaybına kadar birçok psikolojik sorunun ortaya çıkmasına neden olduğunu vurguluyor. İşe devamsızlık, performans düşüklüğü, sık birim değiştirme ve olumsuz çalışma ortamlarının oluşması da bu sürecin sonuçları arasında yer alıyor.

‘İŞ KAYBI SADECE GELİR KAYBI DEĞİL’
Uzman Psikolog Anıl Yıldız, işten çıkarılma korkusunun günümüzde oldukça yaygın hale geldiğini belirterek, “Günümüzde işten atılma korkusunun bu kadar yaygınlaşması, bireylerin sadece ekonomik kaygılarından değil, belirsizliğe karşı duydukları derin güvensizlikten de besleniyor” dedi. İşin, bireyin kimliğinin önemli bir parçası olduğunu hatırlatan Yıldız, “İnsan düzenini, sosyal çevresini, günlük rutinini ve hatta kendine dair algısını büyük ölçüde iş hayatı üzerine kuruyor. Bu yüzden iş kaybı yalnızca gelir kaybı değildir; aynı zamanda kimlikte bir sarsıntı ve geleceğe dair planlarda bir kırılma anlamına gelir” diye konuştu.

‘KRONİK STRES VE ÖZGÜVEN KAYBI YAYGINLAŞIYOR’
Ekonomik koşullarda yaşanan dalgalanmalar ve şirketlerde artan küçülme politikalarının çalışanlarda sürekli bir yerini kaybetme hissi yarattığını belirten Yıldız, “Bu durum zamanla kronik strese dönüşüyor. Kişi her gün işe giderken performansını ispatlama, hata yapmama, yöneticilerin gözünde olumsuz bir izlenim bırakmama baskısıyla yaşıyor. Bu baskı, zaman içinde kişinin özgüvenini zedeliyor ve psikolojik dayanıklılığını düşürüyor” dedi. Bu durumun fiziksel etkilerine de dikkat çeken Yıldız, “Uykusuzluk, odaklanma problemleri, sürekli tetikte olma hali, bitkinlik… Bunlar uzun süre devam ettiğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

‘KONTROL KAYBI TÜKENMİŞLİĞİ BESLİYOR’
İşten atılma korkusunun beraberinde kontrol kaybı hissini de getirdiğine değinen Yıldız, “Birey çoğu zaman süreci belirleyemeyeceğini, alınacak kararların kendi çabasından bağımsız olacağını düşünür. Bu da ‘Ne yaparsam yapayım yetmiyor’ duygusuna yol açıyor. Bu duygu motivasyonu düşürüyor. Umutsuzluk, çaresizlik ve tükenmişlik gibi sorunlara zemin hazırlıyor” dedi.

‘DESTEKLEYİCİ İŞ ORTAMI TEMEL İHTİYAÇ’
Bu süreçte iş yerlerinin üzerine düşen önemli sorumluluklar olduğunun altını çizen Yıldız, “Çalışanların belirsizlikle ilgili kaygılarını açıkça ifade edebileceği bir iletişim ortamı sağlamak, güvenli ve destekleyici bir iş kültürü oluşturmak çok önemli. Çalışanların kişisel olarak psikolojik dayanıklılıklarını geliştirmelerinin de süreci daha sağlıklı atlatmalarına yardımcı olacak. Her ne kadar dış koşullar kontrolümüz dışında olsa da, bu koşulların bizde yarattığı duygusal yükle başa çıkmayı öğrenmek mümkündür” diye konuştu.

İşten atılma korkusunun artık yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik bir sorun olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Uzman Psikolog Anıl Yıldız, sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “İnsanların kendini güvende hissettiği, değer verildiğini gördüğü bir çalışma hayatı hem verimlilik hem de ruh sağlığı açısından temel bir gerekliliktir. Bu konuda farkındalığın artması, hem işverenlerin hem çalışanların daha sağlıklı yaklaşımlar geliştirmesine katkı sağlayacaktır.”

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA/ÖZEL HABER