Muratpaşa Belediyesi, kentte geçtiğimiz günlerde meydana gelen depremin ardından artan kentsel dönüşüm taleplerine ilişkin bir açıklama yaptı. Belediyeye çok sayıda vatandaşın beklenti ve talebini ilettiği belirtilen açıklamada, mevcut mevzuata göre toplu “riskli alan” ilan etme yetkisinin ilçe belediyelerinde bulunmadığı vurgulandı.
Belediye, riskli alan kararlarının ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın teklifi ve onayıyla alınabildiğini hatırlatarak, bireysel risk tespiti ve dönüşüm başvurularının ise vatandaşlar tarafından yapılabileceğini belirtti.
‘BAKANLIK ONAYINA TABİ’
Açıklamada, kentsel dönüşümle ilgili tüm imar ve mali işlemlerin Büyükşehir Belediyesi ile Bakanlığın onayına tabi olduğuna dikkat çekilerek, “Geçtiğimiz günlerde kentimizde meydana gelen deprem sonrası süreçte, kıymetli komşularımızdan kentsel dönüşüm ile ilgili beklenti ve taleplerini dile getiren çok sayıda görüş tarafımıza iletilmektedir. Mevcut mevzuata göre; bir alanın toplu olarak “riskli alan” ilan edilmesi, ilçe belediyelerinin yetkisinde olmayıp Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın teklifi ve onayı ile gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte, vatandaşlarımız bireysel olarak kendi mülkleri ile ilgili risk tespiti ve dönüşüm başvurularında bulunabilmektedir” denildi.
‘BELEDİYE TEK BAŞINA YETKİLİ DEĞİL’
Mevzuat ve yetki sınırlarının, ilçe belediyelerinin tek başına kentsel dönüşüm sürecini başlatmasının ve tamamlamasının mümkün kılmadığı ifade edilen açıklamada, “İlçe belediyelerinin kentsel dönüşüm kapsamındaki tüm imar ve mali işlemleri, Büyükşehir Belediyelerinin ve Bakanlığın onayına tabidir. Ayrıca Bakanlık, gerekli gördüğü her aşamada sürece doğrudan müdahil olma yetkisine sahiptir. Bu nedenle, bir ilçe belediyesinin kentsel dönüşüm sürecini tek başına başlatması ve tamamlaması, mevcut yetki sınırları içerisinde mümkün değildir. Yaşanan bu yetki ve mevzuat sınırlılıkları, Türkiye genelinde kentsel dönüşüm çalışmalarının istenilen hız ve kapsamda hayata geçirilememesinin başlıca nedenlerinden biridir. Bu alanda kapsamlı bir yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç açıkça ortadadır” denildi.





