Türkiye’nin susam üretiminde önemli bir paya sahip Antalya’da, dünyaca ünlü Manavgat susamının hasadı başladı. Aroması, yağı ve lezzetiyle öne çıkan ve coğrafi işaretle tescillenen ‘Altın Susam’ın, tarlalardan sofralara uzanan yolculuğuna başladı.
Manavgat’ın Bereket Mahallesi’nde tarlasında hasat yapan üretici Kerim Palas, susamın hem üretim sürecini hem de yaşadıkları zorlukları anlattı.
EL EMEĞİ
Palas’a göre “Altın susam”, Manavgat toprağının en değerli mahsullerinden biri. “Yağ kalitesi yüksek, aroması güzel. Her tarafta namı var,” diyor ve ekliyor:
“Bu susam tamamen el emeğiyle üretiliyor. Ekiminden hasadına kadar her aşaması insan eliyle yapılıyor. Mayıs ayında ekiyoruz, 90-120 gün sonra tek tek yolunup bağlanıyor, yığın yapılıyor. Biz bunlara ‘tümül’ diyoruz. 15 gün kuruttuktan sonra çırpıyoruz” diyerek tamamen el emeğine dayandığını vurguladı.

İŞÇİ MALİYETLERİ YÜKSELİYOR, FİYAT DÜŞÜYOR
Palas, üretimin meşakkatli olmasının yanında, en büyük sıkıntının maliyetlerde olduğunu belirtiyor:
“En çok işçilik masrafı zorluyor. Yevmiyeler 1300-1500 lira civarında. Asgari ücret yükselince biz de ona göre ödemek zorundayız. Ama satış fiyatı aynı hızla artmıyor. Geçen ay kilosu 180 liraydı, hasat başlayınca 120’ye düştü.”
Fiyatların birkaç tüccarın elinde şekillendiğini söyleyen Palas, “Biz fiyat belirleyemiyoruz, 3-5 tüccar var, ne derlerse o oluyor. Tarım Kredi Kooperatifi, çiftçiden mahsul alsa bu kadar mağduriyet yaşanmaz,” diye konuştu.
‘GENÇLER DEVAM ETMİYOR, ÇİFTÇİLİK BİTECEK’
Kooperatifleşme fikrini de değerlendiren Palas, artık üretici sayısının azaldığını, gençlerin bu işi sürdürmek istemediğini dile getiriyor:
“Bizden sonra kimse kalmayacak. Gençler bu kadar emek verip karşılığını alamadığını görünce çiftçiliğe yönelmiyor. Herkes şehre göçüyor. Böyle giderse susamcılık da bitecek.”

‘VERİM FENA DEĞİL AMA KAR YOK’
Benzer endişeleri paylaşan bir diğer üretici Metin Yiğit de bu yıl verimin fena olmadığını ancak karın olmadığını söyledi.
Yiğit, üç yıldır ortalama fiyatların 120-130 TL civarında olduğunu hatırlatarak, “Aradan üç yıl geçti, her şey iki katına çıktı ama susam neredeyse yerinde sayıyor,” ifadelerini kullandı.
“BİR İŞÇİ GÜNDE 25 KİLO TOPLUYOR”
Yiğit, bir işçinin günde yaklaşık 25 kilo susam yolduğunu anlatarak, “Bir işçiye bin beş yüz lira yevmiye, üç beş yüz lira da yol masrafı veriyoruz. Bu hesapla çiftçinin eline bir şey kalmıyor. Gübresi, mazotu, ilaçlaması da cabası,” diye konuştu.
Manavgat susamının “altın” sıfatını hak edecek kadar kaliteli olduğunu söyleyen Yiğit, ancak bu emeğin karşılığının alınamadığını belirtiyor:
“Bizim susamımızın içi tertemiz, kum olmaz, rengi bozuk olan ayrılır. Ama emeğimizin değeri bilinmiyor. Çocuklarımız da bu çileyi gördükçe tarımdan uzaklaşıyor.”
‘ALTIN TOPRAKTA KALMASIN’
İki üretici de aynı noktada birleşiyor: Manavgat’ın coğrafi işaretli Altın Susamı, hem bölge tarımı hem de ülke ekonomisi açısından büyük değer taşıyor. Ancak artan maliyetler, belirsiz fiyat politikaları ve tarımdan uzaklaşan genç kuşak, bu geleneğin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.





