İşte, Psikolog Melisa Burçin Oral'ın Ekspres’ten Selim Çelik’e verdiği röportaj:
Tanınan ve bilinen birisiniz, başarılı bir psikologsunuz. Bu yola nasıl girdiniz, bu mesleği nasıl seçtiniz?
Aslında ben hayata bir psikolog olarak başlamadım; gazeteci olarak başladım. Ulusal bir medya kuruluşunda muhabirdim ve işimi severek yapıyordum. Ancak bombaların patladığı, sürecin çok zorlaştığı bir dönemde mesleğimi bırakmaya karar verdim. Bıraktıktan sonra farklı bir alana yönelmeyi düşündüm. O dönemlerde çevremdeki herkes, “Sen Güzin Abla gibisin; herkese çok güzel tavsiyeler veriyorsun, insanları iyi dinliyorsun ve sorunlarına çözüm buluyorsun.” diyordu. Bu tarz güzel sözler sonucunda “O zaman bir deneyeyim.” dedim. İlk girişimim bir deneme üzerindeydi.
Mesleğinizi seviyor musunuz?
Deneme için girdim ancak sonrasında mesleğimi çok sevdim, hatta âşık oldum. Yıllar içinde TEDx konuşmaları, seminerler, oturumlara katılmalar derken gerçekten hatırı sayılır bir psikolog olduğumu düşünüyorum ve mesleğimi çok severek yapıyorum. Hele ki bu dönemde mesleğimin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.
İnsanların psikologlara ne kadar ihtiyacı var?
Herkesin psikoloğa ihtiyacı olduğu bir dönemden geçiyoruz. Çünkü içinde bulunduğumuz dönem maalesef böyle bir dönem. Hatta benim bir mottom var: “Her ailenin bir psikoloğu olmalı.” Keşke bu devlet tarafından sağlansa, çünkü ücretler oldukça yüksek. Savaş ortamı, enflasyon, ekonomik sebepler, siyasi krizler derken herkesin canı sıkılıyor, herkes ciddi şekilde yıpranıyor.
İnsanlar psikologlara nasıl bakıyor?
İnsanlar psikologların önemini kavrayamamış olabilirler diye düşünüyorum. Antidepresanlardan daha fazla işe yarıyoruz. Bu sıkıntılı süreçte insanları toparlayacak bir güç olduğumuza inanıyoruz. İnsanlar bizi “Ben geliyorum, derdimi anlatıyorum ve gidiyorum” şeklinde tanıyorlar ama aslında durum hiç de öyle değil. Biz bize gelen vatandaşa çözüm sağlıyoruz, farklı bir bakış açısı kazandırıyoruz, farkındalık sahibi olmalarına ön ayak oluyoruz. Bu nedenle insanların psikolojiye ve psikologlara bakış açısının değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece birine bir şeyler anlatıp gitmekle psikoloğa gelmek aynı şey değil. Çünkü biz objektif bakıyoruz. Siz ne anlatırsanız anlatın, bizim fikrimiz objektiftir. Çift geldiğinde de aynı şekilde, herhangi bir tarafı tutmayız. Başkaları dinlerken farkında olmadan taraf tutabilir: ya sizi ya karşı tarafı. Ama bizde böyle bir şey yok. Tarafsız bir şekilde dinlediğimizde size farklı bir yol açmış oluyoruz.

Gençlerde psikoloji nasıl?
Yaşanan ekonomik süreç tüm vatandaşların psikolojisini derinden etkiliyor. Bu noktada en çok etkilenenler gençler. Gençlerde inanılmaz bir gelecek kaygısı ve umutsuzluk söz konusu. Özellikle sosyal medyanın da iletişim çağının etkisi ile bu psikolojik buhran herkese sirayet ediyor. Zaten yeni nesil her bilgiye her veriye en hızlı ve etkili şekilde ulaştığı için buhran bir hastalık gibi yayılıyor. Hal böyle olunca bizim işimiz daha da çok artıyor.
Sosyal medyadaki yorumlar, paylaşımlar, beğeniler insanların psikolojisini nasıl etkiliyor?
Sosyal medyanın etkisi sandığımızdan çok daha fazla. İnsanlar gerçekten orada kendilerine sanal bir dünya yaratmış durumdalar. Oranın padişahı, kralı, prensesi olduklarını zannediyorlar. Gerçek hayatlarında böyle bir şey olmadığı için farklı bir algıya kapılıp hangi dünyada yaşamak istediklerine karar veriyorlar.
Sosyal medya platformlarında inanılmaz derecede saçmalayanlar, normalde “Bunu yapmam.” dedikleri şeyleri bile yapanlar var. Bu kişiler o ilgiye o kadar bağımlı hale geliyor ki vazgeçemiyorlar. Bunu fark ettiklerinde bence o sanal dünyadan çıkıp kendilerini gerçek dünyaya adapte etmeleri gerekiyor. Zaten kendilerini değersiz, yetersiz, başarısız görenler, sanal dünyada daha başarılı olmaya çalışıyor. Gerçek hayatta kendilerini iyi hissederlerse sosyal medyada böyle bir gereksinim duymuyorlar.
MELİSA BURÇİN ORAL HAKKINDA
Psikolog Melisa Burçin Oral Liseyi Antalya'da okudu. İlk lisans eğitimini Akdeniz Üniversitesi ekonomi bölümü bitirdikten sonra 2.lisans eğitimini İstanbul Nişantaşı Üniversitesi'nde tamamladı. Klinik psikoloji Tezli yüksek lisansını Yakın Doğu Üniversitesinde 'Pandemi sürecinde öğretim elemanlarında sosyal medya bağımlılığı, aleksitimi ve mesleki doyum arasındaki ilişki' üzerine yaptı. Ağırlıklı olarak yetişkinler üzerinde Emdr terapisi (travmaları göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlemleme), duygu odaklı terapi, travma odaklı terapi, aktarım odaklı terapi, bilişsel davranışçı terapi uygulamakta seanslarında travma perspektifinden ele alıp psikodinamik ve aktarım odaklı eklektik çalışmaya devam ediyor.
Çocuk ve ergenlere yönelik psikanalitik testler, deneyimsel oyun terapisi, çocuk testleri ve analizi, çocuk resimleri analizleri ile destekleyici ve psikodinamik olarak eklektik çalışan oral, 2021 senesinde Moral Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezini kurdu ve halen kendi kliniğinde hizmet veriyor.





