Uzman Psikolog Anıl Yıldız, sosyal medya platformlarının artık sadece iletişim aracı olmaktan çıkarak bireylerin kendilerini ifade ettiği, başkalarıyla kıyaslandığı ve sosyal onay arayışına girdikleri alanlara dönüştüğünü söyledi. Yıldız, Instagram ve TikTok gibi görselliğin ön planda olduğu platformlarda ideal beden ve güzellik anlayışının giderek daha yapay ve gerçeklikten uzak hale geldiğini belirtti.

YAPAY GÜZELLİK ALGISININ PSİKOLOJİK ETKİLERİ
Yıldız, “Filtreler, dijital düzenlemeler ve yapay zeka teknolojileriyle oluşturulan bu yapay güzellik algısı, insanların kendileri hakkında sahip oldukları benlik algısını doğrudan etkiliyor. Bedenlerine dair memnuniyet duygusunu zayıflatıyor ve özsaygılarında ciddi düşüşlere yol açabiliyor. Bu durum, bireylerin psikolojik sağlıklarını olumsuz yönde etkileyerek, özgüven eksikliği ve sosyal izolasyon gibi sorunların artmasına sebep oluyor. Sosyal medyada sürekli olarak kusursuz ve gerçeklikten uzak bedenlerle karşılaşmak, bireylerin kendilerini bu idealize edilmiş bedenlerle kıyaslamalarına ve kendilerini yetersiz hissetmelerine neden oluyor” dedi.

‘ERGENLİK DÖNEMİNDE BENLİK SAYGISI TEHLİKEDE’
Sosyal medyada sürekli kusursuz bedenlere maruz kalan bireylerin kendilerini bu bedenlerle kıyaslamaya başladığını ifade eden Yıldız, “Özellikle ergenlik dönemindeki gençlerde benlik saygısı düşüyor, kişide ‘Ben olduğum gibi yeterli değilim’ düşüncesi yerleşiyor ve bu durum, gençlerin kendilerini sosyal ilişkilerde geri planda hissetmelerine, depresif ruh hallerine sürüklenmelerine neden olabiliyor. Ergenlik döneminde gelişmekte olan benlik algısının bu tür yapay güzellik standartları ile şekillenmesi, psikolojik dayanıklılığı zayıflatıyor ve uzun vadede ruh sağlığı üzerinde kalıcı olumsuz etkiler yaratıyor” diye konuştu.

BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUK
Yapay güzellik standartlarına maruz kalmanın beden memnuniyetsizliğine ve beden dismorfik bozukluğu gibi psikolojik sorunlara neden olabileceğini belirten Yıldız, “Beden dismorfik bozukluğu, kişinin bedenindeki kusurları abartılı şekilde algılaması ve sürekli olarak kusur aramasıyla karakterizedir. Bu durum, kişinin günlük hayatını ciddi şekilde kısıtlar ve sosyal ilişkilerini zedeler. Sosyal medyada maruz kalınan yapay güzellik algısı, bu rahatsızlığın ortaya çıkma riskini artırmakta ve tedavi sürecini zorlaştırmaktadır. Kişi, gerçekte olmayan kusurlara odaklanarak kendine zarar verebilecek davranışlarda bulunabilir” ifadelerini kullandı.

KİLO TAKINTISI VE YEME BOZUKLUKLARI
İdeal bedenin genellikle ince, sıkı ve estetik müdahalelerle şekillendirilmiş olduğunu söyleyen Yıldız, “Bu yapay standartlar, bireylerde kilo ve görünüm takıntılarını tetikleyerek sağlıksız beslenme alışkanlıklarının gelişmesine zemin hazırlıyor. Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza gibi yeme bozuklukları, bu takıntıların en ağır ve tehlikeli sonuçlarıdır. Bu hastalıklar, fiziksel sağlık sorunlarının yanı sıra ruhsal problemlere de yol açmakta ve kişinin yaşam kalitesini derinden etkileyebilmektedir” dedi.

SAHTE KİMLİK VE KİMLİK KARMAŞASI
Sosyal medyada daha çok beğeni almak için fiziksel görüntüsünü değiştirme eğiliminin özgünlüğü kaybettirdiğini belirten Yıldız şu ifadelere yer verdi; “Bazı bireyler, sosyal medyada daha fazla kabul görmek ve beğeni almak amacıyla fiziksel görünümlerini yoğun bir şekilde değiştirme yoluna gidiyor. Bu durum, kişinin gerçek kimliğinden uzaklaşmasına, sahte bir imaj yaratmasına ve zamanla kendi özgünlüğünü kaybetmesine neden oluyor. Sahte kimlik yaratmak, kişinin iç dünyasında derin çatışmalara yol açabilir ve bu da kimlik karmaşasına, sosyal ilişkilerde zorluklara sebep olabilir. Gerçeklikten uzak, filtrelenmiş ve sürekli iyileştirilmiş görsellerin hakim olduğu dijital dünyada, bireylerin kendilerini oldukları gibi kabul etmeleri çok önemli. Psikolojik dayanıklılıklarını artırmak ve kendilerine şefkat göstermek, bu yapay güzellik algısının olumsuz etkilerine karşı korunmalarını sağlar. Ayrıca, sosyal medya detoksları yaparak dijital ortamdan zaman zaman uzaklaşmak, bireylerin ruh sağlığı açısından oldukça faydalıdır. Böylece, gerçek hayatla bağlarını güçlendirebilir ve kendilerini daha sağlıklı biçimde ifade edebilirler.”

Yapay güzellik standartlarına ulaşamama hissinin bireylerde değersizlik, mutsuzluk ve yetersizlik duygularını kronikleştirdiğini vurgulayan Yıldız, “Kişiler, sürekli olarak kendilerini sosyal medyada gördükleri ‘mükemmel’ bedenlerle kıyaslayarak kendilerini yetersiz hissediyor ve bu duygu zamanla kronikleşerek psikolojik sorunlara dönüşüyor. Depresyon, sosyal kaygı bozuklukları ve özgüven eksikliği gibi rahatsızlıkların ortaya çıkması bu süreçte oldukça yaygın. Bu nedenle, bireylerin ruh sağlığını koruyabilmek için sosyal medya kullanımlarına dikkat etmeleri ve psikolojik destek almaları büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA/ÖZEL HABER