ANFAD’ın her perşembe düzenlediği söyleşi dizisinin bu haftaki konuğu, hayatı dağlarda geçen; dağcı, gezgin, milli sporcu, fotoğrafçı ve araştırmacı yazar kimlikleriyle tanınan Ömer Faruk Gülşen oldu. Gülşen, yıllar içinde çektiği doğa fotoğraflarını slayt gösterisi eşliğinde katılımcılarla paylaştı.
Eğitim almadığını, “alaylı” olduğunu söyleyen Gülşen; çalışmalarını tamamen doğa fotoğrafları üzerine yoğunlaştırdığını belirtti.

1968’DEN BU YANA FOTOĞRAFIN İZİNDE
Gülşen, fotoğrafla tanışma hikayesini de katılımcılarla paylaştı. İlk fotoğraf makinesini babasının kendisine 15 kuruşa 12 taksitle aldığını dile getiren Gülşen, 1968’den bu yana fotoğraf çektiğini ve günlük tuttuğunu söyledi.
Yaklaşık 12 dakika süren ilk sunum beğeni toplayınca, Muşlu olan Gülşen ikinci gösteriyi tamamen Muş’ta çektiği fotoğraflara ayırdı. Katılımcılar, Gülşen’in objektifinden kentin doğal güzelliklerini adeta bir “Muş turu” yaparcasına izledi.

SPONTANE KADRAJLAR BÜYÜK BEĞENİ TOPLADI
Dağ yürüyüşlerinde tripod kullanmadığını söyleyen Gülşen, fotoğraflarının çoğunun tamamen spontane anlarda çekildiğini belirtti. Kadrajına kimi zaman bir çiçek, kimi zaman bir manzara, kimi zaman da büyük bir gülümsemeyle objektife bakan çocukların girdiğini ifade etti.
“Yürüyüş sırasında ne görürsem onu çekerim, çünkü zaman yok” diyen Gülşen, doğanın anlık güzelliklerini yakalamanın kendisi için en büyük motivasyon olduğunu söyledi.

’CAMIŞKIRAN’ ÇİÇEĞİ TEHLİKE ALTINDA
Sunumun dikkat çeken bölümlerinden biri de Gülşen’in sadece Muş’ta yetişen endemik bir tür olan ‘camışkıran’ çiçeği üzerine verdiği bilgiler oldu. Çiçeğin yaşam alanının giderek daraldığını belirten Gülşen, türün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.




