Pandemi döneminin bitmek bilmeyen anılarından bir köşe ile beraberiz. 2020 yılının kapanma günleri bizim için olabildiğince hareketli geçiyordu. Sokağa çıkma yasağı, Milo’yu dışarı çıkarttığımız süre içinde geçerli değildi.

Normal günlerde Milo’yu ben gezdirirken, o dönemlerde Milo beni gezdiriyordu. Kelimenin tam anlamıyla tasmam artık onun ellerindeydi.

Sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kere gerçekleştirdiğimiz yürüyüşlerimizin sayısı aniden artmıştı. Artık hem ben hem babam hem annem hatta arkadaşlarım bile Milo’yu gezdirmek için oldukça hevesliydi.

Milo, bu durumdan oldukça mutluydu. Sadece sokakların boş olmasına pek alışık değildi. Milo gibi arkadaş canlısı bir golden için bu durum pek de eğlenceli değildi. Ama Milo her zaman olduğu gibi pandemi döneminde de kendine has eğlencesini bulmuştu.

Kaçacak çok yer, ziyaret edilecek birçok ev vardı. Arkadaşlarının evlerinin önüne gider onlara selam verip kuyruk sallardı.

Milo’nun tek arkadaşları sahipli canlar değildi. Milo sokakta gördüğü tüm dostlarını, her zaman olduğu gibi peşimize takar ve sürü halinde yürüyüşlerimizi gerçekleştirirdik.

Neler olup bittiğini anlamayan Milo eğer insanlara seslenirse cevap bulacağını keşfetmişti. Milo, normal bir günde nasıl herkese selam vermeden yoluna devam etmiyorsa pandemi döneminde de bu huyundan vazgeçmemişti.

Gün içerisinde çıktığımız sayısız gezintilerimizin hepsinde, insanların balkonlarına doğru havlar ve gülücük saçmaya devam ederdi.

Zor ama bizim için keyifli zamanlardı.

Pandeminin bitmesinin ardından Milo çok sevdiği mahalle halkıyla tekrar bir araya geldi ama bulduğu çözüm ile onlardan zaten ayrılmamış gibiydi.

Hayatın her anından mutlu olacak bir sonuç çıkarmayı Milo ile öğrendim. Pandemi döneminin kasvetli günlerinde bile mutlu olmayı başaran Milo, bana bunu öğretti.

Elinizde olan ya da olmayan sebeplerle geçirdiğiniz zorlu günlerde bile güneşinizi bulmanız dileğiyle…