Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan kentlerinden biri olan Antalya, yalnızca turizm potansiyeliyle değil, jeolojik yapısıyla da dikkat çekiyor. Uzmanlar, kentin batı bölgelerinde deprem riskinin daha yüksek olduğunu vurgularken, yapı stokunun acilen gözden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.
ANTALYA’YI ETKİLEYEN FAY HATLARI FARKLI
Antalya’yı etkileyen fay sistemlerinin Marmara ve Doğu Anadolu'dakilerden farklı yapıda olduğunu söyleyen Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Yüksel Karaman, “Antalya’nın etki alanındaki fay sistemleri tamamen farklı bir jeolojik yapıya sahip. Bölgede etkili olan faylar Helen Yayı, Kıbrıs Yayı ve karasal alanlarda bulunan Burdur Fayı gibi önemli fay hatlarıdır. Bu fay sistemleri, diğer bilinen faylardan farklı olarak farklı hareket modellerine ve enerji birikim şekillerine sahiptir. Ancak bu durum, büyük depremlerin olmayacağı anlamına gelmez. Bu faylar üzerinde zamanla önemli miktarda enerji birikerek, beklenmedik büyüklükte depremler üretebilir” şeklinde konuştu.

BURDUR VE FETHİYE FAYLARINA DİKKAT
Burdur Fayı ile Fethiye çevresinde yer alan fayların ciddi deprem potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Karaman, “Burdur Fayı ve Fethiye civarındaki faylar, uzun dönemlerde belirli aralıklarla hareket ederek ciddi büyüklükte depremler üretebilecek kapasiteye sahiptir. Bu nedenle Antalya’nın batı kesimlerinde riskin daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, burada yaşayanların ve yerel yönetimlerin deprem konusunda hiç bir zaman rehavete kapılmaması gerektiğinin açık bir göstergesidir. Büyük bir deprem ihtimali her zaman var ve bu ihtimale karşı hazırlıklı olmak, alınacak en önemli tedbirdir” dedi.
1999 ÖNCESİ YAPILAR TEK TEK GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Antalya’da yapılacak her yapı için bilimsel zemin etüdünün ve kapsamlı analizlerin öncelikli olması gerektiğine dikkat çeken Karaman, “Sağlam bir zemin etüdü yapılmadan, projelendirme süreçlerine gerekli bilimsel veriler dahil edilmeden yapılan binalar, deprem anında büyük risk altındadır. Özellikle 1999 yılından önce inşa edilen binaların dayanıklılığı günümüz standartlarına göre yetersiz olabilir. Bu nedenle bu yapıların mutlaka detaylı bir şekilde incelenmesi, zayıf olanların ise güçlendirilmesi gerekmektedir. Depreme dayanıklı yapılaşma, ancak bu şekilde sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
‘DEPREM GERÇEĞİNİ GÖZ ARDI ETMEYİN’
Karaman, “Antalya gibi deprem riski taşıyan bölgelerde yaşayan herkesin deprem gerçeğini göz ardı etmemesi, bireysel ve kurumsal olarak hazırlıkların eksiksiz yapılması şarttır. Hem yerel yönetimler hem de vatandaşlar, yapıların sağlamlığı konusunda daha bilinçli davranmalı, deprem güvenliği konusunda atılacak adımları önceliklendirmelidir. Çünkü deprem sadece doğal bir olay değil, aynı zamanda önlem alınmadığında büyük bir insan ve ekonomik felakete dönüşebilir” diye konuştu.





