Şehir, ilk defa bugünkü Denizli’nin 6 km. kuzeyindeki Eskihisar Köyü civarında doğdu. Türklerin Anadolu’yu fethetmeye başladığı yıllarda, bu topraklarda bir yaşam filizlendi. 1070 yılında, Afşin Bey’in komutasındaki Türk ordusu Denizli’nin kapılarını araladı. Suyu bol olan Kaleiçi mevkiine yerleşen Türkler, bu güzel beldeyi sahiplendi fakat tarihin akışı, Denizli’yi sıkça değişeceği bir yolculuğa çıkaracaktı. 1097 yılında Bizans İmparatoru Alexis Komnenos, bölgeyi yeniden fethetmek için ordular gönderdi. O günler, Denizli için bir belirsizlik dönemiydi çünkü Türk kuvvetleri Orta Anadolu’da bulunuyordu.

41419A546Ebd3C1A5F1D87651277E7F49Be81553

Ancak Denizli, bu zor günleri de atlatarak 1102 yılında Kılınç Arslan’ın liderliğinde yeniden Türklerin eline geçti. Türk akıncıları, Alparslan’ın önderliğinde Bizans topraklarına seferler düzenlemeye başladı. 1119 yılında Bizanslılar, büyük bir orduyla Denizli’yi yeniden işgal etti. O gün, Alp Kara ve adamları için zor günlerin başlangıcıydı ama yılmadılar, çünkü bu topraklar onların vatanıydı. 1147 yılında, Fransız Kralı VII. Louis’in komutasındaki Haçlı Ordusu, Denizli’nin güzelliklerini işgal etmeye geldiğinde Anadolu’nun kahraman ruhu varlığını hissettirdi. Çetin gerilla savaşlarıyla Haçlılar büyük kayıplar verdi ve Denizli, Türklerin direnişiyle bir kez daha ayakta kaldı.

S 9Efa2B0Df74884Ebbb5902Ab7Dacaf894Af82B0E

Yıllar geçti, 1176’da Bizans İmparatoru Manuel Komnenos, Laodikya ve çevresini yağmalamak için yeni bir sefere çıktı ama bu topraklar, Türklerin azim ve cesaretiyle her seferinde yeniden kazanıldı. 1190 yılına gelindiğinde III. Haçlı Ordusu Denizli’ye geldi fakat yerleşik Türk boyları, direnişlerini sürdürdü ve düşmana geçit vermedi. 13’üncü yüzyılın başlarında Denizli, Gıyasettin Keyhüsrev’in liderliğinde 4’üncü kez fethedildi. Bu topraklarda artık yoğun bir Türk topluluğu yaşamaya başlamıştı. 1259 yılında, Türkmenler bir kez daha Denizli’nin kontrolünü ele geçirirken bölge yeni bir dönemin eşiğine geliyordu. Ancak, 1261 yılında Türkmenler Selçuklulara başkaldırınca Selçuklu Sultanı Türkmenleri yenilgiye uğratmak için harekete geçti. Zamanla Denizli, Germiyanoğulları’nın eline geçti. Osmanlıların yükselişiyle birlikte Denizli 1391 yılında Yıldırım Beyazıt’ın hakimiyetine girdi.

S 09Cb592079Ef6Dfa6123547B0A953B9Dfbdba825

1919 yılı geldiğinde, Denizli, Yunan işgaliyle sarsıldı ama yerel halk, vatan sevgisiyle dolup taşıyordu. Müftü Ahmet Hulûsi Efendi önderliğinde kurulan cemiyetler, direnişin sembolü haline geldi. Anadolu’nun dört bir yanından cesur insanlar, Denizli için mücadele etmek üzere bir araya geldi. Denizli’nin kahramanları, düşmanı defetmek için tüm güçleriyle savaştı. 1922’de, düşman nihayet kaçtı. Denizli, yeniden özgürlüğüne kavuştu. İşte o zaman bu topraklar, tarihin her döneminde cesaret ve azimle var olmuş, Türk milletinin ruhunu temsil eden bir yer haline geldi. Denizli, sadece bir şehir değil, Türk milletinin destanının bir parçasıydı.

PEKİ, DENİZLİ İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Denizli’nin adı, tarih boyunca farklı şekillerde anıldı. Denizli, antik dönemde Leodikya olarak bilinirken 11. yüzyılda bölgeye gelen ilk Türkler bu ismi ‘Ladik’ şeklinde telaffuz etmeye başladı. 14. yüzyılda İbn Batuta, Anadolu seyahatlerinde buradaki Türklerin bu bölgeyi ‘Tonguzlu’ olarak adlandırdıklarını kaydetti. Peki, denize kıyısı olmayan bu şehre neden ‘Tonguzlu’ (Denizli) denilmiş olabilir? Yapılan araştırmalara göre, bölgede bir zamanlar büyük bir göl bulunduğu ortaya çıktı. Kaplıcalar, travertenler ve şelalelerle çevrili bu alan, doğal güzellikleriyle dikkat çekiyordu. Bu özelliklerin buraya ‘Denizli’ demek için bir sebep oluşturduğu düşünülüyor.

Adobestock 544664496 Jpeg Header 15751994

Başka bir iddia ise bölgeye yerleşen Türk boylarından birinin ‘Tonuzlu’ olduğu yönünde. Osmanlı arşivlerinde bu adı taşıyan belgelerin bulunması, bu görüşü destekliyor. Bu noktada, eski Türkçedeki ‘Tonguz’ ve ‘Tonuz’ kelimelerinin telaffuzunun benzerliği isim değişikliğine neden olarak gösteriliyor. Sonuç olarak bu isimlerin zamanla ağızdan ağıza değişerek ‘Denizli’ şeklini aldığı düşünülüyor. Tarih boyunca farklı adlarla anılan bu güzel şehir, bugün de adını koruyarak kültürel mirasını yaşatmaya devam ediyor.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK/HABER