Haşmet ÖYKENSachsenhausen
NAZİ TOPLAMA KAMPI

Kendimizi Berlin'de faşizm tartışmalarının içinde bulunca, Oktay abi(Pirim) Berlin'e 30 kilometre uzaklıktaki Sachsenhausen Nazi Toplama kampını anlattı.Onlarca defa gidip gelmiştik Berlin'e ama hiç aklımıza gelmemişti bu ölüm kampını gidip görmek.Bize kalsa her zamanki gibi kasvetli Alexandrplatz 'da gezer Hasır'da işkembe/döner yapıp otele geri dönerdik. Ama Oktay abinin sözünün üstüne kimse bir şey diyemeyeceği için biraz zoraki de olsa hepimiz Sachsenhausen toplama kampının yoluna düştük.
Çift taraflı Kayın ağaçları ile çevrili böylesine güzel bir yolun sonunda karşınıza bir ölüm merkezinin çıkacağını kimse tahmin edemez.ÖLÜM KAMPLARI
Sachsenhausen Berlin'e yaklaşık 35 km uzaklıktaki Oranienburg bölgesinde 1936-1945 yılları arasında faaliyet göstermiş bir Nazi toplama kampı.
Bu ölüm kampları Almanların en hassas noktalarından birisi.
Bu gün bir müze gibi olsa da Almanların gidip gelmediği bir yer. Eğer içinizde biraz insanlığınız varsa burada katledilenlerin, ölümün kokusunu alabilirsiniz.
Etrafı duvarlarla çevirili kampın giriş duvarlarına döneme ait fotoğraflar ve açıklamalar yapılmış.
Nazi toplama kamplarının idari merkezi olma özelliği taşıyan ve aynı zamanda SS eğitim merkezi olan kamp, 1936 yılında kurulmuş. Geniş bir alana yayılmış olan kampta, halen ziyaretçilere kapalı tutulan "İndustie Zentrum" bölümündeki gaz odasının yanı sıra, çeşitli ameliyatların yapıldığı bir patoloji laboratuvarı bulunuyor.
Kampa üzerinde 'Arbeit macht frei', 'Çalışmak özgürlük getirir', 'Çalışmak insanı özgürleştirir' anlamına gelen Almanca bir sloganın yazıldığı demir kapıdan giriş yapıyorsunuz. Kapının hemen sağında ve solunda duvar boyunca elektrik verilen teller.
22 Nisan 1945 tarihinde Sovyet Kızıl Ordusunun 47. tugayı tarafından özgürlüğe kavuşturulan kampta toplam 200,000'den fazla insan tutsak edilmiş, bunlardan 100,000'i hastalık, yetersiz beslenme, tifo, sarılık ve kışın dondurucu ayazı karşısında hayatını kaybetmiş. Kapının üzerindeki saat ise Sovyet Kızıl Ordusunun kampa girdiği saat de 11.10'da durdurulmuş.
Kamp girişindeki komuta merkezinin yanı sıra gözünüze çarpan pataloji laboratuvarı. Bu laboratuvar Eichberg Akıl Hastalıkları Hastanesi başhekimi olan Friedrich Mennecke isimli SS doktoru, “14f13” kod adıyla tarihe geçen ve Sachsenhausen kampındaki fiziksel/zihinsel özürlü ve güçsüzlere ötenezya uygulanması için aday tespiti yapmış.
Haziran 1941’e gelindiğinde, seçilen ötenezya adayları SS subayları tarafından sistematik ölümlerin gerçekleştirildiği “Sonnenstein Ötenezya Merkezi” 'ne nakledilmiştir. Hasta ve güçsüz olan bu insanların hayatları Alman doktorları tarafından buradaki gaz odalarında sona erdirilmiştir.
Binanın girişi sağlı sollu ameliyat masaları. Bu beyazlık insanın midesini bulandırıyor.
Merdivenlerden aşağı morga iniyorsunuz. Buradan da ölülerin çıkartıldığı bir diğer kapı. Morgdan dışarı baktığınızda görünen ışık ne yazık ki özgürlüğe bir çıkış değil!...
2000'DEN FAZLA KADIN ESİR
Nazi kayıtlarına göre Sachsenhausen kampında 2,000'den fazla kadın esir yaşamış. Bu kadın esirler yine kendileri gibi kadın olan ve "Aufseherin" adı verilen kadın gardiyanlar tarafından kontrol altında tutulmuşlar. Nazi belgelerine göre kampta her on esir için bir SS subayı görev yapmıştır.
Birçok Nazi toplama kampında olduğu üzere kamptaki hayat, inanılmaz derecede insanlık dışı bir yaşamı sergiliyor; kamp girişindeki komuta merkezinin önündeki içtima alanındaki ateşli silahlarla ve asarak idamlar diğer esirler için bir "ders" niteliğinde olmuş hep.Hitlerin modern ölüm kampı!
1936 yılında Nazi yönetiminin 1936 olimpiyatlarına ev sahipliği yaptığı dönemde Esterwegen toplama kampından getirilen 50 esir işçi tarafından Nazi Almanyasının ilk toplama kampı olarak inşa edilen ve daha sonraki yıllarda inşa edilen diğer toplama kampları için örnek oluşturan Sachsenhausen Kampı, Nazi diktatörü Adolf Hitler tarafından “tamamen modern” olarak tanımlanmış. Yahudiler, sendikacılar homoseksüeller tutsak edilmiş.
İnşaatın sona ermesini müteakip, homoseksüeller, sendika üyeleri ve belli dini grup mensupları kampın ilk esirleri olmuş. 1938 yılı Kasım ayındaki “Kristal Gece”'nin (Kristallnacht) hemen ardından da binlerce Yahudi kampta tutsak edilmiş. II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinin hemen öncesinde, 1939 yılının Eylül ayı ortalarında, Alman polisi, Berlin belediye sınırlarında yaşayan ve çoğunluğu Polonya vatandaşı ve heimatlos (vatansız) olan 900 Yahudiyi tutuklayarak Sachsenhausen’a getirmişler. Bu insanların çoğu, açlık, bitkinlik, kötü muamele ve tedavi edilmemeleri nedeniyle hayatlarını kaybetmiş. 1940 yılına gelindiğinde, Alman işgali altındaki Polonya topraklarındaki eğitimli elit tabakayı eritmek amacıyla, çoğu öğretmen, doktor, papaz, kamu görevlisi ve Alman işgaline muhalefet eden lider konumundaki diğer Polonyalılar Sachsenhausen kampına getirilmişler.Kızılordu mensubu 13 bin kişi katledilmiş. Ağustos 1941’de Sovyet Kızılordu mensubu yaklaşık 18,000 savaş esiri Sachsenhausen toplama kampına intikal etmiştir. Esirlerin kampa varışlarının hemen ardından 13,000’den fazlası Naziler tarafından vurularak katledilmişler.
1944 yılı Ağustos ayında Varşova’da patlak veren başkaldırı üzerine Almanlar, yaklaşık 3,500’ü Sachsenhausen Toplama Kampı olmak üzere yaklaşık 65,000 Polonya vatandaşını Almanya’daki çeşitli toplama kamplarına nakletmişlerdir. Esirler, kampta zorunlu tıbbi deneylere maruz bırakılmış.
Kamp muhafızları, müttefik kuvvetlerin Almanya’ya ilerleyişi karşısında Sachsenhausen Toplama Kampı'ndaki 30,000 esiri kuzeybatı istikametinde “ölüm yürüyüşü” adı verilen zorunlu yürüyüşe tabi tutmuşlar; hasta ve güçsüz olanları ve yürüyüş temposuna ayak uyduramayanları öldürmüşlerdir. Bu yürüyüş sırasında hayatta kalmayı başarabilenler Sovyet Kızılordusu tarafından 2 Mayıs 1945 tarihinde Schwerin kasabası yakınlarında serbest bırakılmışlar.Eğer insanlığından utanmazsanız esirlerin kurşuna dizildiği, bu ölüm sahnesi sırasında diğer mahkumların kapının arkasından seyir ettikleri çukurları görmeniz mümkün.
Bitmiyor bu işkence; Kamplarda gaz odalarına gönderilen insanlar panik yapmasınlar diye gaz odalarının girişlerinde banyo yazıp esirlerin ellerine sabun ve havlu verilir sonrasında sıcak bir kahvenin beklediği yalanı söylenirmiş. Sonrası ölüm fırınları...
Yolunuz Berlin'e düşerse , Bir kurşunla iki Yahudi ölür mü diye bahse giren SS'lerin alçak oyunlarının oynandığı, duvarlardaki kanlı tırnak izlerini, yanmış insan küllerini, sökülen dişleri, ve cellat doktorun çocuklar üzerindeki kanlı deneylerini öğrenmek isterseniz bu insanlık ayıbı merkezini gezin....Haşmet Öyken/Berlin 2017-Mart