Isparta’nın doğal hazinelerinden Kovada Gölü, ziyaretçilerini adeta zamanın yavaşladığı bir dünyaya davet ediyor. Sabah erken saatlerde gittiğim gölde ilk dikkat çeken, şehir gürültüsünden uzak, sessiz ama canlı bir atmosferdi. Milli park statüsündeki göl, sadece suyun durgunluğu değil, çevresindeki sazlıklar, çınar ve söğütlerin oluşturduğu doğal koridorla da göz dolduruyor.
Gölün kıyısında yürüyüş yaparken kuş sesleri ve hafif rüzgarın suya çarpması adeta mükemmeldi. Göl, özellikle sabah ve akşam saatlerinde, suyun üzerinde yansıyan gökyüzü ve ağaçlarla adeta tablo gibi bir görüntü sunuyor. Milli park görevlileri, bölgede pek çok kuş türü ve su kaplumbağasının gözlemlendiğini belirtiyor. Gölde yaptığım yürüyüş sırasında bunları birebir görmek mümkün oldu.
![]() |
![]() |
Kovada Gölü’nün korunan doğal yapısı, sadece bir gezi durağı olmanın ötesine geçiyor. Sessizliği, suyun sakinliği ve çevresindeki yürüyüş parkurlarıyla hem doğa tutkunlarını hem de şehirden kısa süreliğine kaçmak isteyenleri cezbediyor. Ziyaretçilerini hem dinlendiren hem de gözlem fırsatı sunan göl, özellikle fotoğraf meraklıları için de adeta bir cennet.
Gölün kıyısındaki seyir terasları ve patikalar, ziyaretçilere farklı perspektiflerden manzara izleme olanağı sunuyor. Burada geçirilen birkaç saat, şehir hayatının karmaşasından uzak, doğayla baş başa kalmanın önemini hatırlatıyor.
Kovada Gölü, Isparta’nın saklı kalmış cennetlerinden biri olarak, sessizliğin ve doğal yaşamın haberini vermeye devam ediyor. Ziyaret edenler, sadece bir gezi değil, aynı zamanda doğayla bütünleşen bir deneyimle geri dönüyor.






