Diyarbakır’ın kuzeydoğusunda yer alan Kulp, tarihsel süreçte Mezopotamya ile Anadolu arasındaki bağlantı yolları üzerinde bulunması nedeniyle farklı medeniyetlerin ilgisini çekti. İlçenin bulunduğu coğrafya, verimli vadileri ve doğal geçitleri sayesinde tarih boyunca hem tarım hem de ticaret açısından değerli bir merkez oldu. Roma ve Bizans dönemlerinde stratejik bir konumda bulunan Kulp, daha sonra İslam ordularının bölgeye gelmesiyle farklı bir kimlik kazandı. Selçuklular, Artuklular ve Osmanlılar döneminde de bölge idari ve kültürel açıdan önemini korudu. Özellikle Osmanlı döneminde Diyarbakır eyaletine bağlı bir yerleşim yeri olarak kayıtlara geçen Kulp, çevresindeki köylerle birlikte bölgenin sosyo-ekonomik yapısında önemli bir rol üstlendi.
Cumhuriyet’in ilanından sonra ilçe statüsünü kazanan Kulp, Diyarbakır’ın kuzeydoğuya açılan kapısı olarak gelişmeye devam etti. Zengin doğal yapısı, dağlık alanları ve ormanları ile bölgenin coğrafi çeşitliliğini yansıtan Kulp, aynı zamanda hayvancılık ve tarımsal üretim açısından da öne çıktı. Günümüzde Kulp, hem tarihi geçmişi hem de doğal güzellikleriyle dikkat çekerken geleneksel kültürünü koruyan yapısıyla bölgedeki önemli merkezlerden biri olmaya devam ediyor.
PEKİ KULP İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Kulp adının kökeni hakkında farklı rivayetler bulunuyor. Bazı araştırmalara göre isim, ilçenin kuzeyindeki dağlık alanlarda yer alan ve 'kulplu' ya da 'kulpsuz' olarak adlandırılan doğal kaya oluşumlarından geliyor. Diğer bir görüş ise kelimenin Kürtçe kökenli olduğu ve 'yüksek, sarp yer' anlamına geldiği yönünde. Bu çerçevede Kulp ismi, hem coğrafi yapıyı hem de tarih boyunca bölgeye verilen tanımları yansıtan bir ad olarak günümüze ulaşmış durumda.




