Manisa’nın Uşak ve Kütahya sınırına yakın noktasında konumlanan Selendi, zengin tarihi geçmişiyle dikkat çeken bir yerleşim birimi. Antik dönemlerden bugüne uzanan süreçte birçok medeniyetin izlerini taşıyan ilçe, Anadolu’nun tarihî katmanlarını günümüze kadar korumayı başaran nadir alanlardan birisi. Tarihî kaynaklar ve arkeolojik bulgular, Selendi çevresindeki ilk yerleşimlerin M.Ö. 2000’li yıllara dayandığını gösteriyor. Bölge, ilk olarak Hititler’in egemenliği altına girdi. Daha sonraki dönemlerde sırasıyla Frigler, Lidyalılar ve Persler bu topraklarda hüküm sürdü. M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in seferleriyle birlikte bölge Helenistik kültürün etkisi altına girdi. Ardından Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim merkezi olmayı sürdürdü. Antik yolların kesiştiği bir noktada bulunması, Selendi’ye tarih boyunca stratejik bir rol kazandırdı. Roma dönemine ait mimari kalıntılar ve Bizans izleri, ilçenin çeşitli noktalarında günümüzde de gözlemlenebiliyor. Özellikle höyükler, eski yerleşim alanları ve mezar kalıntıları, bu bölgenin tarih boyunca önemli bir yaşam merkezi olduğunu kanıtlar nitelikte.
1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından Anadolu’da başlayan Türk hakimiyeti sürecinde Selendi ve çevresi önce çeşitli beyliklerin, ardından Selçuklu Devleti’nin kontrolüne girdi. 14. yüzyıl itibarıyla Osmanlı topraklarına dahil edilen bölge, tımar sistemine entegre edilerek idari yapıya bağlandı. Osmanlı döneminde hem tarımsal üretim hem de hayvancılık açısından verimli bir bölge olarak değerlendirilen Selendi, sakin ama üretken bir kırsal yerleşim niteliği taşıdı. Cumhuriyet döneminde ilk olarak Kula’ya bağlı bir bucak merkezi olan Selendi, 1954 yılında çıkarılan bir kanunla ilçe statüsüne kavuştu.
PEKİ, SELENDİ İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Selendi isminin kökenine dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, çeşitli rivayetler ve etimolojik değerlendirmeler dikkat çekiyor. Bazı kaynaklara göre, adın antik dönemlerde bölgede bulunan bir yerleşim biriminden türediği tahmin ediliyor. Su kaynaklarının bol olduğu bölge için ‘selin indiği yer’ ya da ‘sel yatağı’ anlamına gelen eski Türkçe ifadelerden türemiş olabileceği de öne sürülen görüşler arasında yer alıyor. Coğrafi yapısı itibarıyla yüksek tepelerden inen derelerle şekillenen bir alanda kurulu olan Selendi’nin, adını bu doğal özelliklerinden aldığı değerlendirmesi halk arasında da yaygın kabul görüyor. Öte yandan, bazı araştırmalarda ismin Bizans dönemine ait bir yerleşim adından zamanla evrilmiş olabileceği ifade ediliyor.