“TARIM CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÇAĞ ATLADI”
Antalya’da tarımın Cumhuriyet döneminde çağ atladığını aktaran Ercenk, “Bu da sahilde bulunan bataklıkların kurutulması ile gerçekleşti. Bataklık sivrisine üretir. Göçebe yaşamın yakın zaman kadar sürmesinin nedeni, aşiretlerin Mayıs ayı geldiği zaman kendilerini dağlara atmasıdır. Bu yerleşik yaşama geçmeyi geciktirmiştir. Cumhuriyetin bataklıkları kurutmaya yönelik verdiği mücadele takdire şayandır. Bu mücadele sahilde oturmayı sağlamıştır. 1950 yılına kadar evler sazdandı. Penceresinde cam bulmak çok zordu. Manavgat’ta sıtmadan ölmeyen insan Finike’de ölürdü” şeklinde konuştu.
"TARIM ALANLARINI TURİZME KAPTIRDIK"
Antalya’da bulunan tarım alanlarının turizme kaptırıldığını belirten Giray Ercenk, "Daha önce tarımdan kazandığımız ürünlerin fazlalığını, tarım alanlarını dünyanın en riskli sektörü olan turizme kaptırarak kaybettik. . Pamuk’ta ekim alanlarını turizme kaptırdık. Bu dağlarda bulunan insanlarımızı sahile indirdi. Dağlarda bulunan ekim dikim alanları sahipsiz kaldı. Köylerimiz boşaldı. Turizm gençler için daha cazip geliyor. Antalya’nın pamuk konusunda hakkı yenmemesi gereken ANTBİRLİK vardı. Çiftçiye kredisini verirdi. En riskli sektöre bütün varlığınızı veriyorsunuz. Sonra da tarımdan verim bekliyorsunuz” dedi.
"DAĞDAN SAHİLE GÖÇ BAŞLADI"
Akdeniz Bölgesinde susamın ve narenciyenin tarımsal üründe önemli yer tuttuğunu dile getiren Ercenk şöyle konuştu; " Susamı biz üretiriz Bozkır değirmenden geçirir. Bozkır’a gittiğimde 32 tane susam değirmeni olduğunu gördüm. Susam denize yakın yerde yetişir. Şimdi Susamı galiba Sudan’dan alıyoruz. Seracılık ise dağlardaki insanı aşağıya indirdi. Köylerin kalitesinin düşmesine neden oldu. İnsanlarda aşağıya doğru bir göç başladı” ifadelerini kullandı.
Giray Ercenk’e sohbet sonrasında Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ve Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan tarafından plaket verildi. (İHA)





