Antalya Ticaret Borsası aralık ayı olağan meclis toplantısı, ATB binasında bulunan toplantı salonunda yapıldı. Toplantıda maliyet artışları, ihracat sorunları ve ekonomik gelişmelerle alakalı sorunlar masaya yatırıldı.
BÜYÜMENİN SEBEBİ İNŞAAT VE VERGİLER
Toplantıda konuşan ATB Başkanı Ali Çandır, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 2025 yılı üçüncü çeyrek büyüme verilerine göre ekonomimiz yüzde 3,7 oranında büyümüştür. Bu oran, piyasa beklentilerinin üzerindedir. Söz konusu büyümede özellikle inşaat sektörü, özel tüketim harcamaları, ithalat ve vergi gelirleri belirleyici olmuştur. Ancak burada üzerinde özellikle durmamız gereken konu, uzun süredir dikkat çektiğimiz tarım sektöründeki daralmanın artık net bir şekilde rakamlara yansımış olmasıdır. Üçüncü çeyrekte tarım sektörü yüzde 12,7 oranında daralmıştır. Bu ölçekte bir küçülme, bugüne kadar hiçbir üçüncü çeyrekte yaşanmamıştır. Kuraklık ve don olayları bu daralmada etkili olmuştur. Ancak tek başına belirleyici değildir. Geçmişte de üçüncü çeyrekte daralmaların yaşandığını biliyoruz. Tarım sektöründeki küçülme, diğer sektörlerdeki daralmalardan çok daha geniş bir etki alanına sahiptir. Çünkü tarım, toplumun ve ekonominin her kesimini doğrudan etkileyen bir sektördür” dedi.

TARIM KÜÇÜLÜRSE BÜTÜN SEKTÖRLER YAVAŞLAR
Tarımın önemine dikkat çeken Ali Çandır, “Tarımın ekonomideki ileri ve geri bağlantıları son derece güçlüdür. Girdi tarafında birçok sanayi kolunu besler; çıktı tarafında ise gıda başta olmak üzere pek çok sektöre hayat verir. Tarımı küçülttüğünüzde, yalnızca bu sektörü değil, ona bağlı birçok sektörü de yavaşlatmış olursunuz. Bu nedenle ekonominin geneli, tarımdaki daralmadan daha büyük bir hız kaybı yaşar. Dolayısıyla tarım sektörüne hem idari hem de toplumsal açıdan özel bir hassasiyetle yaklaşmamız gerekmektedir. Tarıma adeta gözbebeğimiz gibi bakmalıyız” dedi.
TARIM SEKTÖRÜ DARALIYOR
“Mevcut gidişat, tarım sektörünün yılı çift haneli bir daralma ile kapatacağını göstermektedir” diyen Başkan Ali Çandır, “Genel ekonomi için yüzde 3’ün üzerinde bir büyüme beklerken, tarımda böylesine sert bir küçülme yaşanması, 2026 yılından itibaren tarım kesimine pozitif ayrımcılık içeren politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Çünkü tarım sektörü üç çeyrek üst üste ve giderek derinleşen bir daralma dönemindedir. Benzer dönemleri 2001, 2007 ve 2016 yıllarında da yaşamıştık. Bu dönemleri izleyen yıllarda tarım sektörü toparlanmayı başarmıştır. Doğru politikalarla ve yerinde desteklerle, 2026 yılından itibaren tarım sektörünün yeniden güç kazanacağına inanıyorum” diye konuştu.
‘DENGESİZLİKLER GİDERİLECEK DİYE ÜMİT EDİYORUZ’
“Her yıl olduğu gibi 2024 yılı sonunda da meclisimiz, meslek komitelerimiz ve üyelerimizle birlikte yıl değerlendirmesi ve gelecek yıl beklentilerine ilişkin bir anket çalışması gerçekleştirmiştik. Bu ankete göre 2025 yılında ekonominin 2024 yılına benzer seyredeceğini düşünenlerle, daha kötü olacağını öngörenlerin oranları birbirine çok yakındı. Yıl sonunda ortaya çıkan tablo, bu beklentilerin büyük ölçüde doğru çıktığını göstermiştir” diye konuşan ATB Başkanı Ali Çandır, “Bu durum, camiamızın gerçekçi, tutarlı ve sağduyulu bir öngörüye sahip olduğunun açık bir göstergesidir. Yıl boyunca ticaret hacmi, maliyetler, stoklar, borçlanma ve alacak yönetimine ilişkin değerlendirmeler de bu beklentilerle uyumlu olmuştur. Sadece döviz kurunun enflasyon oranında artacağı yönündeki beklenti yıl sonunda gerçekleşmemiştir. Faiz, döviz ve enflasyon arasındaki mevcut uyumsuzluğun 2026 yılında kademeli olarak giderileceğini ve daha dengeli bir yapıya kavuşacağını öngörüyoruz. Böyle bir ortamda hem üreticilerimiz hem ihracatçılarımız hem de iç ticaretle uğraşan kesimler daha az zorlayıcı bir yıl geçirecektir. Bu nedenle, reel ekonomiyi önceleyen ve gerçek ihtiyaçlara odaklanan bir politika setinin hayata geçirilmesini bekliyoruz” diye konuştu.

TARIMDA ESNEKLİK YOKTUR
Ekonomi yönetiminin ilk olarak tarıma odaklanması gerektiğinin altını çizen Çandır, “Reel sektörün ihtiyaçları bakımından ilk odaklanmamız gereken alan, en fazla tahribata uğramış olan tarım kesimidir. Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, tarımın stratejik ve hayati önemi. İkincisi ise, reel sektörler içinde yalnızca tarımın ürün fiyatlarını maliyetlerine göre belirleyememesidir. Tarımla uğraşanlar sezon sonunda elde edilen sonuca göre kâr veya zarar hesabı yapar. Sezon boyunca üretim yapmak için maliyetlere katlanmak zorundadır. Fiyatlar ise arz ve talep koşullarına göre piyasada oluşur ve sezon içinde ciddi dalgalanmalar gösterebilir. Üstelik üretici, fiyat-maliyet dengesini beğenmediğinde üretimi kısma imkânına da sahip değildir. Diğer sektörlerde fiyat-maliyet dengesi bozulduğunda kapasite düşürülebilir ve bu durum doğal karşılanır. Tarımda ise böyle bir esneklik yoktur. Bu nedenle tarımı; sanayi, imalat ya da inşaatla aynı çerçevede değerlendirmek doğru değildir” dedi.
ANTALYA EKONOMİSİ TÜRKİYE’DEN DAHA KÖTÜ BİR YIL GEÇİRDİ
ATB Başkanı Ali Çandır, “Antalya ekonomisi ve iş dünyası 2025 yılını, birçok göstergede Türkiye ortalamasının altında bir performansla geçirmiştir. Bunun temel nedeni, Antalya ekonomisinin dışa açık, fiyat rekabetine dayalı ve maliyetlere son derece hassas bir yapıya sahip olmasıdır. Kurulan şirket sayılarındaki azalma, ticari işlem hacmindeki reel gerileme ve ihracattaki zayıf seyir, kent ekonomisinin yıl boyunca ciddi bir baskı altında kaldığını göstermektedir. Turizmde ziyaretçi sayıları yüksek seyretmiş, sezon uzamış olsa da gelir artışı ve katma değer aynı ölçüde artmamıştır. Kredi kullanımındaki artış ise bir canlılıktan ziyade, işletmelerimizin artan finansman ihtiyacının bir göstergesi olmuştur” dedi.

GELECEĞE HAZIRLANMAK ZORUNDAYIZ
Başkan Ali Çandır, önümüzdeki dönem ekonomideki ve çalışma hayatındaki olması beklenen gelişmeleri aktararak, “2026 yılına girerken hedefimiz; iklim değişikliği ve afet risklerini merkeze alan, su ve enerji verimliliğini artıran, tarımsal dijitalleşme ve yapay zekâ uygulamalarını yaygınlaştıran, üretimi ve tarımı koruyan, finansmana erişimi kalıcı biçimde güçlendiren bir yaklaşımın savunucusu olmaktır. Antalya’nın tarım ve turizm eksenli yapısını daha dayanıklı hâle getirecek; üretimi, ihracatı ve istihdamı birlikte gözetirken, veriye dayalı ve teknoloji destekli politikaların oluşmasına katkı sunmayı sürdüreceğiz. Geleceğe hazırlanmanın; çok taraflı, kapsayıcı, paylaşımcı ve mutlaka bilimsel temellere dayalı olması gerektiğine inanıyoruz. Bu anlayışı koruyan çalışmalar içinde yer almak hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu kapsamda, geleceğin insan kaynağına ilişkin bir çalışmanın bulgularını da sizlerle paylaşmak isterim. Buna göre 2030 yılına kadar en çok ihtiyaç duyulacak beceriler arasında ilk sıralarda yapay zekâ, bilişim ve siber teknolojiler yer almaktadır. Bunu yaratıcı düşünce, esneklik, dayanıklılık ve yaşam boyu öğrenme izlemektedir. Devamında ise liderlik, analitik düşünme ve çevresel sorumluluk öne çıkmaktadır. İnsan kaynağımızı geleceğe hazırlarken bu gerçekleri mutlaka dikkate almalıyız” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Başkan Çandır 2026 yılı ATB Bütçesinin 95 milyon TL olarak öngördüklerini de ifade etti.





