Sansüre karşı atılan ilk adım: 1908
24 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte, Osmanlı basınında yıllardır süregelen sansür uygulamaları kaldırıldı. Gazeteler ilk kez sansür memurlarının denetimine girmeden yayımlandı. Bu tarihi gelişme, Türkiye’de basın özgürlüğü açısından milat kabul edildi. O günden bu yana her 24 Temmuz, ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlanıyor.

Ancak mesleki örgütler ve gazeteciler için bu gün, sadece bir kutlama değil aynı zamanda mücadele günü anlamı taşıyor. Sansürün biçimi değiştirerek sürdüğü, gazetecilerin baskıya, işsizliğe ve yargı tehdidine maruz kaldığı günümüzde, 24 Temmuz hala güncelliğini koruyan bir simge niteliğinde.

Ulusal egemenliğin tescili: 1923
Aynı tarihin bir diğer tarihi anlamı ise 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması. Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası arenada tanınmasını sağlayan bu anlaşmayla birlikte, Sevr dayatması tarihe gömüldü, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı dünya kamuoyuna kabul ettirildi.

Lozan, sadece bir barış anlaşması değil, diplomatik bir zafer olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin sınırlarının ve egemenlik haklarının tanındığı bu belge, Cumhuriyet’in temellerinin sağlam bir zemine oturmasını sağladı.
Kalemin özgürleştiği, milletin bağımsızlığını dünyaya duyurduğu bu tarih, hem içerde halkın sesini hem dışarda ulusun duruşunu temsil ediyor.

Bugün, gazeteciler sansürsüz bir medya ortamı için mücadele ederken, Lozan'ın kazanımlarını hedef alan girişimlere karşı da toplumsal hafıza taze tutuluyor. 24 Temmuz, bir ülkenin kalemiyle ve kararlılığıyla tarih yazdığı gün olarak hafızalardaki yerini koruyor.

Muhabir: Özlem Soydan