Türkiye’de ilk arabulucunun, 14 Kasım 2013’te Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından sicile kaydedildiğini hatırlatan Ergüler, bu tarihin alternatif uyuşmazlık çözümü alanında yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu söyledi. O günden bu yana 14 Kasım’ın, mesleğin doğuşunu simgeleyen ve toplumda barışçı çözüm kültürünü yaygınlaştırmayı amaçlayan “Arabulucular Günü” olarak kutlandığını aktardı. Ergüler, bu günün yalnızca bir yıldönümü değil, aynı zamanda toplumsal barış ve iletişim kültürünü güçlendiren önemli bir farkındalık günü olduğunu vurguladı.

YASAL ALTYAPI 2012’DE KURULDU
Dünya genelinde 1970’lerden itibaren gelişen arabuluculuğun Türkiye’deki temelinin, 2012’de yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile atıldığını belirten Ergüler, 2013’te ilk sicil kaydıyla birlikte uygulamanın fiilen başladığını ifade etti.

Bu süreçte üç kritik dönüm noktası yaşandı:
2018: İş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk başladı.
2019: Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk uygulaması devreye girdi.
2020–2024: Tüketici, kira ve ortaklığın giderilmesi gibi birçok alanda zorunlu arabuluculuk hayata geçirildi.

Ergüler, bu genişleme ile Türkiye’nin ADR (Alternatif Uyuşmazlık Çözümü) alanında en hızlı yol alan ülkelerden biri haline geldiğini söyledi.

UYGULAMA ALANI GENİŞLEDİ
Bugün arabuluculuğun yalnızca zorunlu alanlarda değil; aile, miras, şirket içi uyuşmazlıklar, fikri haklar ve sağlık hukuku gibi birçok alanda etkin şekilde uygulandığını belirten Ergüler, “Eskiden ‘Arabuluculuk nedir?’ diye sorulurdu, bugün ise vatandaşlar daha çok ‘Bizim dosyamız arabuluculuğa uygun mu?’ diye soruyor” dedi.

MAHKEMELERİN YÜKÜ HAFİFLEDİ
Arabuluculuğun hızlı ve etkili sonuçlar verdiğini söyleyen Ergüler, birçok uyuşmazlığın 3–4 hafta içinde çözülebildiğini, bazı alanlarda anlaşma oranlarının yüzde 60’ın üzerine çıktığını ifade etti. Bu yapının yargının iş yükünü ciddi oranda azalttığını belirtti.

“ARABULUCU KARAR VERMEZ, YOLU GÖRÜNÜR KILAR”
Arabulucunun rolünün sıkça yanlış anlaşıldığını hatırlatan Ergüler, “Arabulucu karar veren kişi değildir. Süreci yönetir, iletişimi düzenler ve tarafların kendi çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlar” dedi. Arabulucuların artık yalnızca hukuki değil, iletişim ve duygu yönetimi konusunda da uzman profesyoneller olarak kabul edildiğini ekledi.

“DAHA ÇOK DİYALOG, DAHA AZ ÇATIŞMA”
Ergüler, 14 Kasım’ın daha huzurlu ve çözüm odaklı bir toplum için önemli bir hatırlatma günü olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Hepimizin daha anlayışlı, daha çözüm odaklı bir toplumda yaşama hakkı var. 14 Kasım, bunun mümkün olduğunu hatırladığımız bir gün.”

Muhabir: ÖZLEM SOYDAN