Bu sezon Antalyaspor’un deplasman maçlarından sadece birisine gidebildim.
Gazetedeki görevim dış sahan maçlarına gitmeme engel konumda.
Kayseri maçı Antalyaspor için dönüm maçıydı ve o maçla başlayan yükseliş bizi bu günlere kadar getirdi.
O gün sonuncuyduk, bu gün altıncıyız.
O gün karamsardık, bu gün Avrupa kupalarını dilimize doladık.
Deplasman meşakkatli iştir.
Uçakla gidersen rahat konforlu,
Özel arabanla gidersen keyifli.
Otobüsle gidersen tam anlamıyla eziyet olur.
Yol uzunsa, bir de mağlup dönersen yol bitmez.
Antalyaspor taraftarı ligin takımını her ortamda destekleyen sahip çıkan taraftarı arasında başı çeker.
Uzun lig maratonunda hiç yalnız kalmaz Antalyaspor 50 kişi de olsa 500 kişide olsa tribünlerde mutlaka Kırmızı-Beyazlı renklere gönül vermiş birileri olur.
Kazanınca sevinirler, kaybedince üzülür otobüste maçın kritiğini yaparlar.
Adana maçı dönüşünde galibiyeti kutlayan taraftarların otobüsü kaza yaptı. Antalyasporlu kardeşlerimizden irisinin kolu koptu. Bunu duyunca çok üzüldüm. Antalyaspor sevdası bir kardeşimizin koluna mal oldu. Çok kardeşimizi kaybettik bu yıllarda.
Bulunduğu yaşadığı kentin takımına sevdalananların kaderidir kötü otobüslerde seyahat.
Tamamı için söylemiyorum ancak genelde dış saha maçları için taraftarlara yeni otobüs tahsis etmezler. Bunun nedeni de taşlama olaylarıdır.
Futbolda galibiyeti de yenilgiyi de hazmedemedik maalesef.
Yenilen taşlar rakip otobüsü. Kötü bir alışkanlık bu.
Takımını seven ona destek olmaya gelen misafire bu yapılmaz yapılmamalı.
Futbolun bir oyun olduğunu unutmamak lazım. Hangi saha hangi il olursa olsun maç sahada oynanmalı ve bitmeli. Kimsenin kazananın sevincini kursağında bırakmaya hakkı yok.
Deplasman dönüşü kaza yapan arkadaşlarımıza geçmiş olsun diyor kolunu yitiren arkadaşımıza da acil şifalar diliyorum.