Diyarbakır’a yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta bulunan Ergani, Anadolu ile Mezopotamya arasındaki geçiş bölgesinde yer alması nedeniyle tarih boyunca stratejik bir konuma sahip oldu. İlçenin geçmişi M.Ö. 4000’li yıllara kadar uzanıyor. Bu yönüyle Ergani, Hurri, Mitanni, Asur, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok uygarlığın izlerini taşıyor. Arkeolojik bulgular, ilçenin tarihinin çok eski çağlara dayandığını ortaya koyuyor. Hilar Mağaraları, Ergani’nin en önemli tarihi kalıntılarından biri olarak öne çıkıyor. Bu mağaralar, insanlığın yerleşik hayata geçtiği ilk alanlardan biri kabul ediliyor. Burada yapılan kazılarda Neolitik döneme ait mezarlar, kaya kabartmaları ve günlük yaşamdan izler taşıyan eserler bulundu. Bu kalıntılar, Ergani’nin tarihinin sadece binlerce değil, on binlerce yıl öncesine uzandığını kanıtlıyor.
Ergani, inanç tarihi açısından da büyük bir öneme sahip. Rivayetlere göre Hz. Zülkifl Peygamber’in burada yaşadığı, Hz. Elyesa’nın da bu bölgede bulunduğu aktarılıyor. İlçede yer alan Makam Dağı (Zülkifl Tepesi), hem Müslümanlar hem de diğer semavi din mensupları tarafından kutsal sayılıyor. Cumhuriyet’in ilanının ardından Ergani, Diyarbakır’ın önemli ilçelerinden biri haline geldi. Tarım, madencilik ve sanayi alanlarında gelişme gösteren ilçe, Türkiye’nin ilk bakır işletmelerinden biri olan Ergani Bakır İşletmesi ile uzun yıllar bölge ekonomisine katkı sağladı.
PEKİ ERGANİ İSMİ NEREDEN GELİYOR?
‘Ergani’ isminin kökeni hakkında farklı görüşler bulunuyor. Bazı tarihçiler, adın eski çağlarda bölgeye yerleşen Argan veya Arghana adlı bir kavimden türediğini belirtirken, bazı kaynaklar ise Farsça kökenli olduğunu ve ‘maden çıkarılan yer’ anlamına geldiğini savunuyor. Tarih boyunca bakır madenciliğinin yapıldığı düşünüldüğünde, ikinci görüş daha güçlü kabul ediliyor.




