Cemal Süreyya, karşılıksız aşk üstüne yazmış;

‘Biliyorum sana giden yollar kapalı.

Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni.

Ne kadar yakından ve arada uçurum,

İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi’

***

‘Ne kadınlar sevdim zaten yoktular’ diyen Attila İlhan da platonik aşklar yaşamıştır.

‘Gözlerin gözlerime değince

Felaketim olurdu ağlardım

Beni sevmiyordun bilirdim’

***

Suat Erdoğdu şiiridir;

‘Gizli sevda derdini, içimde yaşıyorum
Teslim bayrağı çektim, yalnız savaşıyorum
Akıl durur dil susar, seni yazar kalemim
Sana mektuplar yazıp, kendime yolluyorum…’

***

Şair Sezai Karakoç Muazzez Akkaya’ya karşılıksız aşkla bağlıdır.

Bu aşkı 14 kıtadan oluşan Mona Roza adlı şiirinde, hasret ve sitem duygularıyla dile getirmiş.

‘Açma pencereni perdeleri çek/Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek/Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…”

***

İzmir’den;

Bir arkadaşım vardı.

Genç yaşta rahmetli oldu.

Aşka âşıktı.

Âşık olmayı severdi.

Aşkına şiirler dizerdi.

Anason kokulu masalarda.

Şiire dökerdi aşkını.

‘Uzun bir tren geçiyor, durmuyor.

Bir yanda ben, diğer yanda o.

Durmuyor tren,

Ah tren, uzun kara tren!’

Böyle şiirler!

***

İzmir’de iki marka semt var.

Göztepe ve Karşıyaka.

Acımasız bir futbol rekabeti!

Körfez vapurunda şu dizeleri okursunuz;

‘Güzelyalı’da bir okaliptüs
Bir palmiyeye vurulmuş Karşıyaka’dan
Gelgelelim arada koskoca deniz
Ah palmiye, ah okaliptüs!’

Aşksız kalmayın

Gerçeğinden!