Bu yazım bir sitem belki de bir değerlendirme… Kim bilir?

Milo’ya gösterdiğim ilgimin ve sevgimin bir sınırı olmadığını her daim söylerdim. Bakmayın şimdi her şeyin kelimelerde kalmasına. Milo’nun benim için önemini kelimelerimden çok davranışlarımla belli ederdim.

Belki de gelmiş geçmiş her çağın büyük bir hastalığı olarak; söylenen sözlerin, yapılan davranışlardan apayrı olması, insanı içten içe inciten bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Ben, Milo ile olan ilişkimde bu detaya her zaman dikkat ettim. İnsanlara Milo’ya çok değer veriyorum demek hiçbir şey ifade etmezdi. Ama Milo’ya verdiğim değeri gören yakınlarım, onun değerini belki de benden öğrendi. Benim kelimelerimin sihri, davranışlarımla birleşince ortaya çıkan değer, herkes tarafından kabul edildi.

Arkadaşlarımın yanından erken ayrılıp Milo ile geçirdiğim vakitler, sabahları okula ya da işe gitmeden önce erken kalkıp onu dışarı çıkarttığım anlar… Hepsi Milo hakkında söylediğim sözleri doğrular nitelikteydi.

Bu anları yaşarken aklımın ucunda başka insanları etkilemek yoktu. Ama gördüm ki edilen lafların karşılığı olunca, bu herkes tarafından saygı duyulmaya değer bir kavram olarak ortaya çıkıyor.

Bu tarz genellemeleri sevmemekle birlikte, üzülerek, herkesin hayatında söylediği ile yaptığı bir olmayan insanlarla karşılaştığı bu düzende, Milo ile kelimelerimin anlamlandığı anlar için mutluluk duyuyorum.

Kıymet verdiğiniz her kişi ve durum için sarf ettiğiniz kelimeleri doğrulayan davranışlarla hayatınızı ilerlettiğinizde; hayatın olağan akışında ya bu dünyadan ya da sadece yollarınızın ayrıldığı bitişlerde içinizde bir ukde kalmaması, kendinize verebileceğiniz en güzel iç rahatlığıdır.

Size Aysu ve Milo’dan bir tavsiye; kelimelerin sihrine kapıldığınızda, kulaklarınızı duyduklarınıza değil de hissettirdiklerinize çevirin. Belki o zaman, yol yakınken içinizi burkan o davranışlarla yüzleşebilirsiniz.