İlk şiir kitabım Kasım 2018’de çıktı. İzmir’de Yakın Yayınevi yayınladı. Adı ‘kabuk dudak’. Altı yılı geçti. Şiirin belli bir okuyucu kitlesi var. O kitle içinde dolanıyor her şey. Aziz Nesin’e mal edilen bir söz var: “Her üç Türk gencinden dördü şairdir” demiş üstat. Tamamen doğrudur. Fakat bu 4 gençten, ancak bir tanesi şiir okur. O da belli bir süre… Sonuçta daralır, daralır, daralır, neredeyse herkesin birbirini tanıdığı özel bir kitleye dönüşür. Özgün ve değerli bir kitledir bu.
6 YIL SONRA İKİNCİ KİTAP
İşte böyle bir kitlenin içine doğdu ilk şiir kitabım. O dosyadan artan başka şiirlerim de vardı. Kitabın izleğiyle aynı havayı taşımadığı için bir kenara ayırmıştık. Sinan Oruçoğlu’nun büyük bir emeği var bu konuda. Zaman içinde yeni şiirler de eklendi tabii. Yeni bir kitap hacmine ulaştı. Hatta aştı. Elimde dönüp duruyordu dizeler. Bir süre önce Antalya’ya yerleşen Betül Dünder’e mızmızlandım. “Yayınlanması lazım artık” dedim.
SON RÖTUŞLAR YAPILIYOR
Her şey hızlıca gelişti bir anda. Yayıncı, yayınevi, editör zinciri kuruluverdi. Sonrasını anlatmayayım ki büyü bozulmasın. İstanbul’dan bir yayınevi olduğunu söyleyeyim sadece. Kitabın, yayınevinin, editörün adını zamanı gelince yazalım. Bir terslik olmazsa bu ayın sonunda matbaaya gidecek kitap. Çocuğun adını da henüz koymadık. Son rötuşları yapıyorum. Bir hafta sonra teslim edeceğim editöre… O kadar hızlı ilerliyor yani… Tahtaya vuruyorum. Aman, aman!
FATSA’DA BİR ŞİİR DERGİSİ
Böyle büyükçe bir gelişme olunca yazmak istedim. Yoksa kendi şiirimden bahsetmeyi çok beceremiyorum. O yüzden başka bir emeği de aktaramadım. Şiir kardeşim, ‘Göçebe’ dostum İrfan Yıldız Ünye’de yaşıyor. İstanbul Hukuk’u bitirdikten sonra memleketine döndü. Şiire devam etti oralarda. Güzel bir ekiple Fatsa’da şiir dergisi çıkartıyorlar. Hem de 2 yıldır. Adı ‘Gargalak’. İşte bu Gargalak’ın son sayısında bir şiirim yayınlandı. Şiirin ismi ‘oculus’.
BİZİ YUKARIDAN İZLEYENLER
Latince bir sözcük olan oculus, ‘göz’ anlamına geliyor. Bir kubbenin merkezindeki daire şeklinde açıklık için kullanılıyor. En meşhur örneği Roma’daki Pantheon… Resim sanatında da yer bulmuş kendine. Tepesinde açıklık olmayan bazı kubbeleri boyayan ünlü ressamlar, sanki oradan birileri aşağıya bakıyormuş, bizi izliyormuş gibi resimler yapmış. Yani biz kubbeye bakarken kubbeden de birileri sanki bizi izliyor. Gargalak’ta yayınlanan ‘oculus’ işte böyle bir duygunun şiiri. Yayın yoluna giren yeni kitabımda bu şiirim de yer alacak.