Her gün farklı bir yerde, farklı bir konuyla farklı insanlarla aynı konuda artan haberleri gündemi takip edenler fark etmiş olmalı: Şiddet!
Şiddet her geçen gün toplumun her alanında artan bir tehdit olarak kendini gösteriyor. Bu şiddet haberlerinin içinde en üzücü olanlarından biri de sağlık çalışanlarına yönelik olanı. Sağlık çalışanları, hayatlarımızı kurtarmak ve sağlığımızı korumak için özveriyle çalışırken, maalesef şiddetin hedefi haline gelmiş durumda. Fiziksel, sözlü, duygusal pek çok saldırıya maruz kalan sağlık çalışanları ve ailelerinin stresli zamanlarda yaşadıkları korku ve endişe nedeniyle, aynı zamanda kötüye doğru gidişini hız kesmeden devam ettiren ekonomik koşullar nedeniyle yurt dışına gitme haberlerini daha çok duyacağız, ne dersiniz?
Geçen gün bir göz doktorunun maruz kaldığı şiddet nedeniyle verdiği röportajı izlerken gözlerindeki korku ve hayal kırıklığını görmüş olmalısınız. “Utanç duyuyorum” dedi defalarca. "Çok utanç verici ve talihsizce. 10 yıl okuyup doktor oluyoruz. Bu muameleyi hak etmiyoruz. Kınıyor ve utanıyorum" dedi bütün benliğiyle. Fark ettiniz mi, yine asıl utanması gerekenler utanmıyor. Her zamanki gibi neredeyse her günümüz başkaları adına utanmakla geçiyor.
Her bireyin sağlık çalışanlarına saygılı davranması ve şiddeti kınaması, sağlık kuruluşlarının güvenlik önlemlerini artırması, farkındalık ve eğitim şiddetle mücadelede etkili araçlar olsa da yasalarla daha net adımların atılması ve önleyici hukukun devreye girmesi, aynı zamanda toplumun sağlık çalışanlarının zorlu görevlerini daha iyi anlaması ve değerini takdir etmesi gerekiyor. Şiddeti durdurmak hepimizin sorumluluğu, bir insanlık suçu ve toplumun her kesimini ilgilendiren bir sorun.
Şimdilerde Covid 19’un yeni varyasyonları, kızamık ve diğer salgın hastalıklar konuşulurken, bizim toplumumuzda şu anda belki de en kötü salgın şiddet gibi görünüyor. Bir salgın gibi yayılan şiddet sadece sağlık çalışanlarına yönelik değil, toplumun her kesimine yayılmış durumda. Her an televizyonda şiddet mağduru olarak kendimizi izleyebileceğimiz bir dönemde, bu şiddeti durdurmanın yolunun toplumsal bir sorumluluk olduğunu unutmamamız gerekiyor. Ayrıca bireysel silahlanma da şiddet sorununu daha da karmaşık hale getiriyor. Kolay erişilebilir silahlar, çatışma durumlarında daha yüksek ölüm ve yaralanma riskini artırıyor.
Bu sorunu kökten çözmek için yasaların, devletin ve kurumların sorumluluğu büyük bir önem taşıyor. Sağlık çalışanlarının güvenliği ve saygınlığı, bir toplumun insanlık değerlerini yansıtır ve bu değerleri korumak yasaların ve kamu politikalarının önceliği olmalı. Her birimiz, şiddeti durdurmak için elimizden geleni yapmalıyız ancak bu sadece bireysel çabalarla sınırlı kalmamalı. Yasaların sıkı bir şekilde uygulanması, eğitim ve farkındalık programları, sağlık kurumlarının güvenlik önlemlerinin artırılması gibi tedbirler, şiddetle mücadelede hayati önem taşır. Toplum olarak, gelecek nesillere daha güvenli ve daha saygılı bir dünya bırakma sorumluluğumuzun bilinciyle hareket etmeli ve bu sorunu ciddi bir şekilde ele almalıyız. Şiddeti durdurarak, daha insanca bir toplum inşa etmek için birlikte çalışmalıyız.
Salgın gibi yayılan şiddet
Funda Alpaslan Talay / Uzman Sosyolog
Yorumlar