Bugün '8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü' 365'inci günün bir günü onun! Selam olsun, kutlu olsun, kutlanacak ne kaldıysa. Bugün kadınlarımızın dört elle sarılıp savunacağı bir değerimiz var, bu hiç kuşkusuz LAİKLİK. Ve fakat biliyoruz ki kadına şiddet, toplumsal ayrımcılık, istihdamda ikinci sınıf muamelesi ve eşitlik havarisi geçinenlerin gafleti. Bugüne kadar hep dertlendiğimiz oldu. Cumhuriyet kadınları, ekonomik ve sosyal alanda kadına eşitlik sağlayacak samimiyet istiyor, laf kalabalığı değil. Sosyal izolasyon kadınlarımızın kaderi olmamalı.
***
Oysa kadın medeniyet, uygarlık değil midir? Toplumun olmazsa olmazı mihenk taşı değil midir? Yılın sadece bir günü onları hatırlamak, onların aile ve toplum üzerindeki değerlerini ön plana çıkarmakla onların hak ettiği kazanımlar ödenmiş mi oluyor? Kadın haklarını insan haklarından ayrı tutmak mümkün mü? Neden kadınların toplumun her alanında özgür ve aktif olarak görev almalarına fırsat verilmiyor? Erkek egemen zihniyet, toplumun medeniyet ve uygarlık temsilcisi emekçisi ve hatta ağır işçisi kadınlarımız olmazsa ülkeyi ne kadar ileriye taşıyabilir. Ekonomide ve siyasette kotalar kırılmalı, güçlü Türkiye'yi güçlü kadınlar temsil etmeli. Tıpkı yaşadığı döneme imzasını atan, dünden bugüne tarihe adını yazdıran rol model kadınlarımız gibi.
***
Sosyal statüsünü yükselten, entelektüel ve eğitimli kentli kadınlarımız, toplumun şanslı kesimini oluştursa da toplumun diğer alanlarında hak ettikleri aktif kazanımları alabiliyor mu? Kırsal kesimde yaşayan kadınlarımız ise ataerkil aile düzeninin kıskacı altında. Tarlada nasırlı ellerinde orak, kaderi biçerken!
***
Olması gereken, kadın ve erkeğin toplumda eşit haklara sahip olması değil midir? Peki, uygulamada böyle mi? Uygulama eksik, çünkü niyet yok. İş dünyasında kadınların sınırlı sayıda temsil edildiği, çalışma hayatımda ise kadın istihdam sayısının ne kadar cüce kaldığı açık seçik görülüyor. Girişimci olmak isteyen kadına ilk engel, en yakın çevresinden geliyor. Ve kadının önüne aşılması zor bariyerler konuluyor. Toplumun ataerkil yapısına göre, kadının yeri evidir. Peki, ne oluyor; kadın iş yaşamından kopuyor, koparılıyor. İşte kadına yine kırmızı kart. Onun omuzlarındaki yükü ağır, ailenin ve toplumun ağır işçisi o. Sokak ortasında taciz görür, şiddet görür acımasızca katledilir. Çocukluğunu tanımadan, çocuk gelin olur çünkü onun adı kadın. Evet, kutlanacak ne kaldıysa kutlayalım. ‘Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’, hatırlanmak için bir gün yeterse!